OLUMLAMA NEDİR, NASIL YAPILIR?

[Işıldayan Safir]

OLUMLAMA NEDİR, NASIL YAPILIR?

Yaşama nasıl bakarsanız onu görürsünüz. Nasıl konuşursanız onu duyarsınız, nasıl hissederseniz yaşam benzer duyguları hissedeceğiniz durumları karşınıza çıkarır. Evren her şeye evet der. Hiç yargılamaksızın.

Yaşam size neler söylüyor? Siz yaşama neler söylüyorsunuz? Mutluluğunuz ya da mutsuzluğunuz, düşüncelerinizin yankısıdır.

Bir Niyet Çek

Şöyle bir çevrenize bakın. Sokakta gördüğünüz gerçeklik, binalar, evler, arabalar..Birilerinin düşüncelerinin şekil bulmuş hali. Gördüğünüz insan yapımı her şey birileri tarafından tasarlandı, sonra somut hale getirildi. Oturduğunuz sandalyeden, giydiğiniz kıyafetlere, iğneden ipliğe kadar her şey önce birisinin onu tasarlamasıyla oluştu. Tasarlamak, bir düşünceye bağlanmak, ona inanmak ve bu inancın gerçekleşeceğine inanarak sonucu hayal etmektir.

Dışımızdaki realite, birilerinin bir düşünceye inanmasıyla oluştu. Yaratıcı düşünce bir fikirdir, bir bakış açısıdır, bir inançtır. Kişi bu inançla inandığı şeyin gerçekleştiğinde neye benzeyeceğini hayal eder, sonra bu hayali gerçeğe dönüştürmek için planlar yapar ve gereken adımları atar.

Çantadan ayakkabıya, uçaktan televizyona, yediğiniz yemekten bilgisayara kadar her şey ama her şey, önce birisinin düşüncesinde oluştu. Tüm icatlar, tüm keşifler aynı süreçten geçti: Düşünce – İnanç – Plan – Aksiyon

İçsel realitemiz yani hayata bakış açımız da aynı süreçten geçerek oluşur. Bakış açımızı belirleyen düşüncelerimiz ve inançlarımızdır. Neye inanırsak onu görürüz hayatımızda.

İnançlarımızın çoğunu çocukluğumuzdan itibaren başkalarının fikirleri ile oluşturuyoruz. Sonra bu inançlar doğrultusunda hayatımızda birtakım deneyimler yaratıyoruz. İnançlarımız doğrultusunda yarattığımız deneyimler, zaman içinde bizim realitemizi oluşturuyor ve inançların içimizde daha da derinlere yerleşmesine neden oluyor.

Bilinçli ve bilinçaltı inançlarımız hayata dair bakış açımızı şekillendiriyor. İnançlarımız bizim için köşedeki bakkal kadar gerçektir ve somuttur. Çünkü yansımalarını hayatımızda görürüz.

Herbirimizin hayata, aşka, sağlığa, paraya, kariyere, arkadaşlığa, insanlara güvenmeye, mutluluğa dair olumlu ya da olumsuz inançları vardır. İnançlarımız evrende yankılanarak bize geri döner. Nasıl mı? Hayatımızda inancımıza uygun gerçekliği tekrar tekrar yaratarak. Düşüncelerimiz sözlerimizi, sözlerimiz duygularımızı, duygularımız davranışlarımızı belirliyor. Davranışlarımız içsel realitemizin dışsal tezahürüdür.

İnsanlar bizi niyetimizle değil davranışlarımızla değerlendirir. Biz de aynı şeyi yapmıyor muyuz? Niyetinden çok davranışlarını o kişiyle ilgili veri olarak dikkate alıyoruz.

Davranışlarımız 'beyan ettiğimiz' niyetin değil, 'gerçek' niyetimizin ifadeleridir. Gerçek niyetimizin ne olduğunun gerçekten de farkında olmayabiliriz bazen. Hatta bazı davranışlarımıza şaşar: "Ben bunu nasıl yaptım, nasıl söyledim?" diyerek kendimize yakıştıramayız. Sonra da bizi eleştirenlere: "Ama benim niyetim bu değildi." diyerek kendimizi savunmaya çalışırız.

Afirmasyonlar (Olumlamalar), 'niyet' ifadeleridir. Onları ruhsuzca tekrarlamak 'beyan edilen' niyettir. Afirmasyonların 'gerçek niyetimiz' haline gelmesi için onları hissederek söylememiz ve davranışlarımıza yansıtmamız gerekir.
Afirmasyonlar bilinçlice seçtiğimiz yeni inançlarımızdır.

[Işıldayan Safir]

Ne Dilediğine Dikkat Et

Afirmasyon aslında düşündüğümüz ve ağzımızdan çıkan her sözdür. "Ben bunu yapabilirim." demek de bir afirmasyondur. "Ben bunu yapamam" da... Ve hiç şüpheniz olmasın bunların ikisi de aslında dilektir ve hangisini daha sık tekrarlıyorsanız o dileğiniz yerine gelecektir.

O halde gün boyu söylediklerinize dikkat edin. Ne kadar çok negatif afirmasyon yaptığınızı fark edin.

Neden istediğimiz kadar olumlu deneyimler yaşamadığımıza şaşmamak gerek. Afirmasyon, ağzınızdan çıkan sözleri pozitif söyleme alışkanlığıdır. Bu nedenle günde belli sayıda belli konularda adeta görev yapar gibi afirmasyon yapıp, daha sonra eski düşüncelerinizi ve inançlarınızı destekleyen davranışlar sergilerseniz, dilekleri hayatınızda gerçek kılamazsınız. Negatif düşünceler pozitif afirmasyonların önünde engel yaratır. Düşünceler onlara inanmadığımız sürece zararsızdır.

Zihninizden gün boyu elli-altmış bin düşünce geçiyor. Acıyı yaratan olumsuz düşüncelerimiz değil bu düşüncelere bağlanmaktır. Düşünceye bağlanmak, doğru olduğuna sorgulamadan inanmaktır. İnanç, genellikle yıllar boyu bağlandığımız ve benimsediğimiz otomatik düşüncelerimizdir.

[Işıldayan Safir]

Düşünceni Değiştir Hayatın Değişsin

Olumlu ya da olumsuz bir düşünceyi tekrar tekrar düşünürseniz zihninizde iz bırakır ve o düşünceye bağlanırsınız.

Çok çalışkan bir insan olduğuma inanmak beni daha disiplinli çalışmaya ve üretkenliğe teşvik eder. Çekingenim demek insanlarla iletişimimi keser, özgüvenimi azaltır ve beni adım atmaktan alıkoyar. Şanssız olduğunuza inanıyorsanız şanssız olduğunuz düşüncesine onay vermiş olursunuz. Şanslı olduğunuza inanıyorsanız şanslı olduğunuz düşüncesine onay vermiş olursunuz. Düşüncelere bağlanmayı zihnimiz otomatik olarak yapıyor. Bu yüzden farkında bile olmadan onay verdiğimiz düşüncelere bağlanıyoruz ve inanıyoruz.

Bu düşünceleri afirmasyonlarla bilinçli olarak değiştirmek için düşüncelerimizin sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor.

Düşüncelerinizi değiştirmek bakış açınızı değiştirmektir. Sahip olduğunuz bakış açısı yaşam realitenizi yaratıyor. Bugünkü yaşamınız dünkü düşüncelerinizin ürünü. Bugünkü düşüncelerinizle yarınınızı inşa ediyorsunuz. Sıkça düşündüğünüz düşünceler realitenizin yapıtaşlarıdır.

Afirmasyon ile düşüncelerinizi adım adım değiştirmeye başlarsınız. Yeni bir düşünce alışkanlığı, her alışkanlık gibi tekrarla kazanılır. Düşüncelerinizi değiştirdikçe hayatınız da değişir. Etrafınızdaki insanların, olayların, durumların nasıl değiştiğine tanık olmak çok şaşırtıcı ve keyif vericidir.

Mucize sizde. Olumlu ya da olumsuz ağzınızdan çıkan her söz büyülüdür.

[Işıldayan Safir]

Bilinçaltının Gücü

Hayatınızda tam iyi şeyler olurken son anda bir şeylerin ters gittiği durumlar oldu mu? O anki düşüncelerinizi hatırlamaya çalışın. Son anda bir aksilik çıkacağını düşündünüz mü? Her şeyin böylesine yolunda gitmesine inanmakta zorluk çektiniz mi? Çok gülünce kötü bir şeylerin olacağını bekleyenlerden misiniz?

Sürekli problemlerden, hastalıklardan, yokluktan bahsetmek, hayatınızda problemleri, hastalıkları, yoklukları çoğaltır. Neyi durmadan çok söylerseniz zihninizde onu sabitlersiniz. Her şikayet, istemediğiniz şeyin afirmasyonudur.

Evrensel yasa, şikayetleri de emir gibi algılar ve size şikayet ettiğiniz şeyi fazlasıyla verir. Birilerinin sizi kızdırdığından şikayet edip o konuda hiçbir şey yapmıyorsanız, o kızgınlık duyduğunuz davranışı hayatınıza daha da çekersiniz. Ve her seferinde kendinizi kurban gibi hissedersiniz.

Hayatın size haksızlık yaptığına inanıyorsanız, daha fazla haksızlığa uğrarsınız. Başkalarını suçlayıcı konuşmalar benzer suçlamaları sizin hayatınıza getirir. Afirmasyonların gerçekleşmesini yavaşlatan en büyük engel bilinçaltı düşüncelerinizdir.

Ben bilincimde zengin olmayı hak ettiğime inanabilirim: Bilgim, kültürüm, eğitimim yeterli olduğu için kendimi belli bir konuma çok layık görebilirim. Ama bilinçaltımda beş yaşındayken babamın iflası ve ailemizin çektiği acıların deneyimi olabilir. Bilinçaltımdaki mesaj şu olabilir: "Zengin olursam bir gün çok beter durumlara düşebilirim. Tıpkı babam gibi." Bu beter durumdan ve acılardan kendimi korumak için zengin olabileceğim durumları bir şekilde sabote edebilirim. Bilinçaltını yeniden programlamanın NLP gibi hızlı bir yolu var. NLP zihnin işleyiş mekanizmasını kavrayan ve formatlayan insanlar tarafından geliştirildi. Bu yöntem, bedenin ve zihnin işleyiş mekanizmasını kolayca kavranır hale getirerek doğru kullanmayı öğretiyor. Gereken alet edevata zaten doğal olarak sahipsiniz. Nasıl kullanacağınızı eğitimlerle yeniden hatırlıyorsunuz. Doğa bunu bize zaten bahşetmiş. Hatırlamayı istemek bir seçim.

Afirmasyonların hakkını vererek yaparsanız bilinçaltını etkilersiniz elbette. Tabii bilinçaltında afirmasyonunuzla çelişkili temel bir kayıt (çekirdek inanç) olmadıkça. O zaman dileklerimizin sonucunu almak biraz daha uzun sürer.

[Işıldayan Safir]

İstek ve İhtiyaç

Bir şey dilemek, inşallahların, maşallahların ötesindedir. Evrensel yasa, ihtiyaçlarımız ile isteklerimizi ayırt etmeyi bilir. Çünkü vibrasyonları farklıdır. Çünkü ihtiyaçlarımız için çaba gösteririz. İsteklerimiz ise inşallah'tır.

Aç insanın dileği yiyecek bulmaktır. Bu dilek onun fiziksel ihtiyacıdır. Bunun için oturduğu yerde oturup yiyeceğin kendisine gelmesini beklemez. Karnını doyurmak için elinden geleni yapar.

Her birimizin sadece fiziksel değil, duygusal, zihinsel, ruhsal ihtiyaçları var. İsteklerin çoğu ise egomuzun bitmez tükenmez iştahından kaynaklanır. İstekler egonun değil, ruhun ihtiyacıysa farkında olarak ya da olmayarak tüm enerjimizi ihtiyacımızı karşılamaya odaklarız.

İhtiyaç muhtaç olmak durumunun öncesinde yaşanan bir duygu durumudur. İhtiyaçlarımıza rağmen adım atmadığımızda muhtaç duruma düşeriz. Bu çok düşük bir varoluş frekansıdır. Muhtaçken, bizi sömüren insanları ve koşulları hayatımıza çekeriz.

Muhtaç olduğumuz anlarda değil, ihtiyaç duyduğumuz anlarda bizi aydınlığa götüren tesadüfler karşımıza sıkça çıkar; tabii görmeyi ve değerlendirmeyi bilirsek.

[Işıldayan Safir]

Bilinçli Afirmasyon

Afirmasyon, bilinçaltı programlamasını bilinç boyutunda değiştirebilme gücüdür. Negatif afirmasyon yaptığınızı fark ettiğiniz anda "İptal, iptal" diyerek ağzınızdan çıkan sözü silebilirsiniz.

Afirmasyonu ilk yapmaya başladığınızda ağzınızdan çıkan sözlere siz de inanamazsınız. Çünkü bu cümleler henüz sizin gerçeğinize yabancıdır. Ama her şeyde olduğu gibi tekrarlaya tekrarlaya bir süre sonra size tanıdık gelmeye başlar. Bir süre sonra da söylediklerinize inanır ve kendinize mal edersiniz. Bu kendinize sıkça söylediğiniz her şey için geçerlidir.

Örneğin: "Ben partnerimle sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum." onaylaması yaparken içinizden başka şeyler geçiyor olabilir. Yaptığınız afirmasyonla içsel tepkiniz birbiriyle çelişiyor olabilir.

BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Ben mi? Nerede bende o şans?
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Benim istediğim partner ancak filmlerde olur.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Böyle bir şey olacağına inanmıyorum. Kim kaybetmiş ki ben bulayım?
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Öff bu yaptığım çok aptalca geliyor.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Aynı sözü tekrarlayarak ideal ilişki yaratmak hiç inandırıcı değil.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. İstediğim kişi karşıma çıksa beni istemez ki.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Galiba önce özsaygımı yükseltmem gerekiyor.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Bu dünyada harika ilişkiler yaşayan insanlar var. Ben böyle bir ilişkiye layık mıyım?
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Kendimi geliştirmeli, kendime hak ettiğim değeri vermeliyim.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Hayır hak etmiyorum. Henüz değil! Ama annem babam gibi olmak zorunda değilim.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Belki. Benim neyim eksik? Neden olmasın?
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Neden olmasın? Kendimi geliştirmem, eksiklerimi tamamlamam mümkün. Değişmek ve kendimi sevmek istiyorum.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. İlk adım kendimi sevmeyi öğrenmek. Bunu başarabilirim. Öğrendiklerimi hayatıma uygulayabilirim.
BEN PARTNERİMLE sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir ilişki yaşıyorum. Kendime inanmaya başlıyorum. Kendimi geliştirmek benim elimde. Olmak istediğim gibi bir insan olabilirim. Bunu başarabilirim.

İşte bu son cümleye gelmeden birçok insan vazgeçiyor. Çünkü istediğini söylediği şeye duygusal yatırım yapmıyor.Oysa son cümle afirmasyonun duyguyla birleşmeye başladığı andır. Düşüncelerin gerçeğe dönüşmesi için söylenenleri hissetmek şarttır.

Bir taraftan afirmasyon yaparken bir taraftan olumsuz şeyler düşünürsek kazanan kim olur dersiniz? Tabii ki olumsuz olan güçlüdür. Çünkü olumsuz düşünceler daha sık düşünüldüğü için hayata bakışın alışkanlık haline gelmiş inancıdır.

Bazı insanlar afirmasyonlarını günde bir kez yapar, sonra da tam zıttı afirmasyonlarla gün boyu şikayet ederler. Bu durumda kim kazanır dersiniz? Tabii ki şikayetler. Çünkü onlar duygu yüklüdür.

Afirmasyonları tekrar etmek sürecin bir bölümü. Günün geri kalanında ne yaptığınız önemli. Afirmasyonlar toprağa ekilmiş tohum gibidir. Bu tohumları olumsuzluğun zehirli suyuyla sulamayı sürdürürseniz tohumlar ölür.

[Işıldayan Safir]

Geleceğin Tohumları: Hayal Gücü

Zengin toprak, bol ürün... Çorak toprak, kıt ürün...

Size mutluluk veren afirmasyonları ne kadar sık düşünürseniz, dilekleriniz o kadar çabuk gerçekleşir.

"Bolluk içinde yaşıyorum." derken cebinizde sadece üç beş kuruş olabilir, ev kirasını henüz ödeyememiş olabilirsiniz. O anda bolluk içinde yaşamak realitenizin zıttı olduğu için bu cümle zihninizde yapısal gerginlik yaratır. Bu gerginlik yaratıcıdır. Her gerginlik yaratıcılık tohumunu içinde barındırır. "Bolluk içinde yaşıyorum." afirmasyonu gelecekteki bolluk içindeki yaşamınızın tohumudur.

Bolluk içinde yaşamayı ifade ettiğiniz bir cümleyi her tekrarladığınızda zihin toprağına bir tohum daha ekiyorsunuz. Bu cümleyi hissederek mutlu bir şekilde söylediğinizde, kendinizi gerçekten bolluk içinde yaşarken hayal ettiğinizde tohumları ektiğiniz toprağı verimli hale getiriyorsunuz.

Zengin, verimli toprakta her filiz daha çabuk büyür. Hayal edip duyumsamak zihin tohumunun güneşi, toprağı, suyu, gübresidir.

İpucu 1

Afirmasyon cümlelerini pozitiften kurun. Zihin negatifi algılamaz.

Size, "Masmavi deniz ve palmiye ağaçları düşünmeyin." dediğimde gözünüzde masmavi deniz ve palmiye ağaçları canlanır. Çocuğa "Yaramazlık yapma." dendiğinde o daha çok yaramazlık yapar.

İstemediğiniz şeyi değil, istediğiniz şeyi deklare edin.

"Hasta olmak istemiyorum." değil: "Ben sağlıklıyım."
"Parasız olmak istemiyorum." değil: "Para yaşamıma bollukla akıyor."

İpucu 2

Afirmasyonlarınızı daima şimdiki zaman kipiyle yapın: "Bolluk içinde yaşıyorum." deyin, "yaşayacağım" değil. Evren her şeye evet der ve sadece şimdiyi bilir. "Bolluk içinde yaşayacağım." afirmasyonuna da evet der ve geleceğe ait bu isteği hep geleceğe atar. Çünkü bilinçaltı söylediğiniz şeyi yorumlamaz. Aslında bolluğu gelecekte değil şimdi istiyor, diye anlamaz. Bilinçaltı için ne söylüyorsanız odur.

Şimdiki zaman kullanmak zihinde yapısal gerginlik yaratır.

Yapısal gerginlik:

a. Yaratıcı fikirler üretir;
b. Algıyı genişletir;
c. Motivasyon sağlar.

Afirmasyonun zihinde yarattığı yapısal gerginlik yaratıcı çözümlerle gevşer ve enerji açığa çıkar.

Yazar: Nihan M. Dündar

Alıntıdır.