Evet, hepinizi sevgi ile selamlıyorum. Bu selamlaşma sayfamda hem bu siteyle tanışma hikayemi hem de hayatımla ilgili bazı kilit noktalardan bahsedicem. Belki biraz uzun olacak ama ilgi duyup okuyanlara benim(benliğim ve hayata bakışım) ile ilgili bazı ipuçları vermek, paylaşmak için yazıcam.
Bugün sanki bir çağrıya kulak verip yönelir gibi davrandım ve bu forumda buldum kendimi. Nasıl mı oldu?
Depresyonla geçen iki aydan sonra şimdilerde sanki dibine battığım o kuyunun dibine değen ayağım birden beni yukarı itti ve hayata yeniden olumlu bir başlangıç yapmak istedim. Bugün akşama doğru içimde hayatımda değişim yapma, daha pozitif bir yaşam tarzı benimsemeye dair bir his duyumsadım. Arama motoruna "hayatım değişti" yazmak geldi. Neden böyle bir cümle yazıp arattığımı bilmiyorum. Daha önce hayatımdeğişti sitesini ne gördüm ne de duydum. Karşıma çıkan siteyi biraz inceleyince telkin seslerini farkettim.
Çok önceleri astral seyehatle biraz ilgilenmiş ve telkin müzikleri kullanarak meditasyon yapmaya çalışmıştım. :) Evet belki o olayı tam olarak yapamadım ama o meditasyonları yaptığım zamanlarda çok daha huzurlu, hafif ve daha sevgi ve barış dolu olmaya başlamıştım. Üniversite yıllarındaydım. Aradan bunca zaman geçti ve o geçen zamanda yoğun, yorucu, yıpratıcı ve hatalarla dolu yıllar geçirdiğimi farkettim. Olumlu düşünüp çaba harcağığım ve meyvelerini topladığım zamanlar da oldu elbet KPSS için iki yıl çabalayıp, kendime inanarak aldığım puan ve atandığım yer... Daha önce de yaşamış olduğum bir ilçeye atanışım. Hayal gibiydi.
Ancak göreve başladığımdan beri çok olumsuzluklar yaşadım hem iş hem özel yaşamımda.
Aslında son 6 aydır güzel gidiyor olduğuna inandığım bir ilişkim var. Sanki arzu ettiği özelliklerdeki o adamı çağırmışım da hiç ummadığım bir anda hayatıma girmiş gibi. O kadar ki bu yaz için yaz başında nişan, yaz sonunda düğün bile planladık. Aylarca hayaller kurduk birlikte. Ancak nedense ben içten içe inanamadım herşeyin planladığımız kadar iyi gideceğine. Sevdiğim adam öyle olumlu ve hayat dolu, umut dolu bi insan ki(Hamdolsun) onun bu heyecanı hem bana umut oluyor ama bir yandan da bu kadar iyi gidemez diye düşünüyordum. En mutlu olduğum anlarda bile olumsuz düşünceler beni hüzünlendiriyor, bi aksilik çıkmasından korkuyordum. (Sevgilimin adına burdan sonra Adem diyerek devam edicem yazımda)
Nitekim, bu yaz gerçekten sabrımı sınayan olaylar yaşadım. Ademle aylardır hayalini kurduğumuz planımız şöyleydi: Ademle annem ilk kez yüzyüze tanışacak ve sonra aileler tanışacaktı. Akabinde ailecek beni istemeye gelecekler ve ertesi gün aile arasında küçük bir nişan töreni yapılacaktı. Bunlar ramazan ayına girmeden halledilecekti. Ramazan döneminde ise düğün hazırlıklarına girişecektik. Ağustos sonu yada eylül başı gibi düğünümüzü yapacaktık.
Yurtdışında yaşıyor olan Adem, bana sürpriz yapmak istediği için geleceği günü tam olarak vermemişti. Ama "Bu haftasonu kavuşuyoruz" deyince ben ve annem heyecanla o haftasonunu bekledik. Ben de sürprizi bozulmasın diye fazla arayıp sormadım. Ama neden bilmem içime sanki gelemeyecekmiş ya da gecikecekmiş gibi bir his doğdu.
Haftasonu geçti.Gelmemişti. Önce ailesinin şehrine gelecekti. "O sebeple gecikme olmuştur. Ordan da bize arabasıyla geleceğinden anca varacaktır buraya" diye düşündüm ve pazartesiye kadar bekledim. O gün tüm aramalarıma ve mesajlarıma yanıt alamadım. Kaza geçirdiğini düşündüm ve dualar ettim. :(( Allahım ne gündü. O gün akşamına doğru bir akrabası aradı beni Ademin telefonundan. Adam bana Ademin amcası olduğunu ve türkiyeye geldiğini ancak aynı günün akşamı onun için çok önemli biri olan manevi babasının(aynı zamanda işvereni ve ortağı) kalp krizi geçirdiğini, apartopar yurtdışına geri döndüğünü ve telefonunu kendilerinde unuttuğunu söyledi. Benim numaramı ezbere bilmediğinden oraya gidince Adem kendi numarasını arayarak amcasından beni aramasını ve bilgi vermesini söylemiş. En kısa zamanda da dönecekmiş. Ancak ben yine o zamanın hiç de kısa olmayacağını yine hissettim.
Şimdi bakıyorum da hakikaten küçüklüğümden beri olacak bazı olaylar zaman zaman içime doğar. Şöyle olursa... dediğim pek çok şey olmuştur. Ve ne yazık ki Ademi beklerken içimden şiddetli şekilde gelen o olumsuz düşünce yine gerçek olmuştu.
Amcasına daha sonra ulaşıp haber almak istediğimde ne yazık ki ulaşamadım.
Ademle son telefon görüşmemizin üzerinden tam 5 hafta geçti. Ancak o 5 hafta sanki 5 ay gibi geldi :(((( Ne sesini duyabildim ne haber alabildim. Çıldıracak gibi oldum. Ona olan sevgim o kadar derindi ki sanki bir parçamı kaybetmiş gibiydim. Canım çok yanıyordu. Ramazazan ayı boyunca orucumu tutup namazımı kılmaya çalıştım elimden geldiğince. Ve Allah'a yalvardım, öldüyse bile bunu bileyim, öğreneyim diye.
Bayrama doğru mecburi bir toparlanma ihtiyacıyla biraz silkelenmeye çalıştım. Onu aklımdan çıkarmaya uğraştım ama nafile. Ne yaşadığını biliyordum ne öldüğünü. Telefonu kapalı, ailesinden kimse bana tekrardan ulaşmadı. Bir terslik vardı ama ne? Aklımda yüzlerce soru işareti...
Nihayet aradığında hem kırgınlıki hem öfke, hem de üzüntümden dolayı onu doğru düzgün dinlemeden içimdeki tüm üzüntüyü resmen kustum ona. O birşeyler açıklamaya çalıştı ama ben öyle doluydum ki dinlemek istemedim, duymadım. Her söylediğine zehir gibi cümlelerle karşılık verip canını yakmaya çalıştım. O gün ve sonrasında her gün beni arayarak sakin ve üzgün şekilde yaşadıklarını anlattı. Ben de hem ona olan sevgimden hem de onun sesini yeniden duymanın mutluluğundan(çok şükür yaşıyordu) daha sakin dinledim onu. Evet Ademin ve ailesinin bana ulaşamamasında gerçekten haklı sebepleri varmış bunu en açık şekilde anlattı. Karşıdakini dinlemeden anlamadan yargılamak gerçekten doğru değil. Sonrasında üzüldüm ona söylediklerimden ötürü. Ki ben 5 haftadır onun yokluğuyla boğuşurken, o hem benimle görüşememekten hem de başına gelen talihsiz olaylardan ötürü çok yıpranmıştı. Karşımda zorlu bir savaştan çıkmış, yorgun ve üzgün bir adam vardı. Öfkem dağılıp da ona baktığımda bunları daha net gördüm. Şimdi ilişkimizi yeniden toparlama yolundayız. Ancak ailemin, çevremin, beni sevenlerin Ademin başından geçenleri henüz tam bilememelerinden dolayı çok kızgınlar hala. En önemlisi de annem... Çok kızgın ve kırgın.
Adem annemle ve onu bilen diğer herkesle konuşarak kendini anlatacak. Resmen beni ve yeniden ailemin de rızasını kazanmak için yeni bir savaşa girişecek. Ancak biraz zaman var. Suların biraz durulması lazım. Ben şimdilik aileme bilmeleri gerektiği kadarını aktardım ama Adem'in konuşmasından sonra netleşecek herşey. Henüz erken olduğunu düşünüyorum ve emin doğru adımlar atmalıyız.
Herşeye rağmen olumsuz düşünceler içindeydim. Ona ailemizle yüzleşirken vereceğimiz mücadelenin zorluğundan bahsettikçe benim pozitif sevdiceğim öyle olumlu düşünüyor ve kendine o kadar güveniyor ki. Bana resmen artık kendime, bize ve evlilik kararımıza inanmam konusunda yalvardı. Kendine güven lütfen, olumsuz düşünmeyi bırak. Birlikte herşeyi başarabiliriz dedikçe ben gamlı baykuş ağlak hallerde olunca o kahroluyor.
Hem o şu an işiyle ilgili önemli ve çok sıkıntılı bir süreçte. O haldeyken bile bu kadar olumlu ve kendinde emin ki, eğer bu adamın eşi olacaksam ben de güçlü ve dimdik olmalıyım dedim. Artık silkelenmeli ve olumlu olmalıyım dedim kendi kendime.
Sonrası işte yukarıda yazıma başladığım gibi gelişti. Ve kendimi, buraya uzun bir yazı yazarken buldum.
Bir yandan da başlama sürecinde dinlenmesi gereken o iki telkini dinliyorum. İnanıyorum. Allah'ımın da yardımıyla herşey çok daha güzel olacak.