Geçmiş................
Ben biraz kendimden yaşadıklarımdan beni ben yapan şeylerden bahsetmek istiyorum. Bugün güncemde...........
Çocukluğum anne-babamdan ayrı geçti. Babam beni bir akrabamızın yanında okula gönderdi. Çocuk aklımla hep kendimi terkedilmiş gibi hissettim. Haftasonu gelsede anneme gitsem diye dört gözle beklerdim.Cuma oldumu eve giderdim.Annemin kokusunu özlerdim. Ama annem beni anlayamazdı ona dokunmalarımı hissedemezdi. Şimdi kızlar bana annem diye sarıldıkça benim içimin yağları eriyor. Ama annemde ben bunları göremedim.Kaldığım evde itile kalıla büyüdüm.Her gece dua ederdim ben anne olayım çocuklarımı hiç bırakmayacağım diye. Lise bitti ve ben eve geri döndüm. Fakat daha büyük sorunlar çıktı annem benim büyüdüğümü genç bir kız olduğumu kavrayamadı. Sürekli kavgalar ederdik. Beni anlamaya hiç ama hiç çabalamadı. Şimdi de aslında öyle. Şimdi rolleri değiştik ben anne o kız oldu. Bana dert ortağım diyor ama ben onun kızı olmak istiyorum. Liseye giderken aşık oldum deli gibi sevdim. Arkadaşlarım anneleriyle paylaşırlardı ben anneme anlatmaya kalksam beni suçluyordu. Altın adını mangır etme derdi.
Ve 18 yaşında kocaya kaçtım. Eşim 20 yaşında ben 18 evlenmeye karar verdik. O dönemde eşim üniversiteye gidiyor. İş yok, para yok ama sevgi var aşk var. Bir de kalktık istanbul'a geldik. Dedik biz istanbul'da yaşayacağız.Çok zor bir dönemdi. Beni çok korkutmuştu büyük şehir. Sokağa çıkmaya korkuyordum. Birlikte iş aramaya başladık. Bir pazarlama şirketine girdik. Para gitmesin diye işe yürüyerek gidip geliyorduk.Yaklaşık sabah akşam birer saat yürüyerek işe gidip geliyorduk. Ama çok mutluydum. Herkes öğlen dışardan bişeyler yerdi ben evden ekmek arası bişeyler yapar ve onu yerdik. Kimseyede belli etmeyeceğiz yaa ben dışarda yiyemem deyip kıvırıyordum.Öyle bir kenetlenmiştik ki birbirimize.....
Daha sonra işten ayrıldık. Eşim başka bir yerde çalışmaya başladı. Ben evde oturuyorum. Kazandığı sadece ev kirasına gidiyor.Kayınvalideme giderdim hergün ev soğuk olduğu için ve yakıt gitmesin diye. Sorardı bana ne yemek yaptın diye bir sürü şey sayardım ama yalan evde sadece makarna vardı. Koca bir kışı ısınmak için iki tüple geçirmiştik.
Bir yıl sonra bende bir iş buldum kendime bir şirkette telefonlara bakmaya başladım. Eşimde başka bir işe girdi. Çok şükür bir şeyler düzelmeye başlamıştı. Derken eşimin askerliği geldi. Ve biz beş yıllık evliyken eşim askere gitti. O dönem de hiç kimsede (aslında hiçbir dönemde ) bir yardım görmedik. Hep kendi yağımızla kavrulmaya çalıştık. Ama askerdeyken ben ailelerden bir destek bekledim ama kimse görmedi. Askerlik bitti.
Bazen düşünüyorum acaba beklemek yerine o dönemde söylesemiydim diye.....
Hayatımdaki herşey güzel gidiyordu. Başladık evimiz için alışveriş yapmaya uzun bir dönem taksitlerle geçti. Ama ben çok mutluydum.Bu geçen süre zarfında hiç çocuk istemedim. Hatta her gece dua ederdim çocuğum olmasın diye. Kendi sefilliğime birde çocuk olamazdı. (Nerden bilirdim daha sonra 5 yıl çocuk için uğraşacağımı)
Şimdi düşünüyorumda hep ama hep mutluydum. Cebimizde üç kuruş olurdu gider dışarıda bişey yerdik. Sonraki günler de evde zeytin ekmek ama değerdi......
Ve bir gece babamı kaybettim..... Benim için dönüm noktası herhalde hani cemal süreyyanın bir şiirinde vardır
"sizin hiç babanız öldümü?
benim öldü kör oldum"
Aynen bende öyle oldu babamı kaybettim ve kör oldum. Bunları daha önce yazmıştım. Eşimle bir kopukluk dönemi geçirdik. Tamam herşey bitti dedik. Ben anne oldum. Gene ben kendimi toparlayamadım. Çok fazla bocaladım, çok fazla bunaldım, çok fazla yanlız kaldım. aslında evin içi doluydu ama ben yanlızdım. Eşim beni bir anda kendi kendime bırakmıştı. Pusulası olmayan bir gemi gibi nereye gideceğimi ne yapacağımı bilemeden sadece çocuklar için bişeyler yaparak geçti. Eşim her akşam eve geldiğinde gözünün içine bakardım. Benim bu sessiz çığlıklarımı duysun bana yardım elini uzatsın diye ama o hiç görmedi. O da kendince kendini ikinci plana itilmiş kullanılmış hissetmiş. Bizim sorunumuz oturup konuşmamaktı.
Çocuklar biraz toparlanınca annem bizim yanımızdan gitti. Biz artık yanlızdık. Fakat hala bir şeyler eksik hala bir şeyler soğuktu.Ama ben kendi içimde polyannacılık oynamaya devam ettim. Mutluydum eşim çocuklarım hayalini kurduğum yuvam......
Bir akşam eşimin ağzından şimdiye kadar duymadığım alışık olmadığım cümleler dökülmeye başladı. Ne yapacağımı bilemedim. Ne diyeceğimi bilemedim. Sadece ben alayım çocukları anneme gideyim. Sen ne zaman bizi geri istersen gelip alırsın. Ya da tamamen bitirelim. Ben çocuklarımı yanlız büyütürüm. Bütün gece sabaha kadar konuştuk. Ve ben gitmeye karar verdim. Ama ertesi gün ikimizde ağlayarak birbirimize sarıldık ve biz ne yapıyoruz dedik.
Konuşmadığımız ne kadar konu içimizde birikmiş bize sıkan üzen ne varsa birbirimize anlatmaya başladık. Yargılamadan, eleştirmeden, kendimizi savunmadan....
Bu konuşmayı yapalı daha 3-4 ay oluyor. Şu anda çok ama çok mutluyum çok şükür.
Şimdi diye biliyorum ki o geceyi iyiki yaşamışız ........
Artık hiç birşeyi içimizde tutmuyoruz. Anında bir kenara birikmeden süpürüp dışarı atıyoruz.
Çok uzun anlattım galiba........ Ama bu sadece özeti.......................
Bir saat oldu bunu yazalı gönderip göndermeme konusunda karar veremedim. Ama ama