e bi tane de benim olsun...:)Hikayelerimizi Anlatalım ve Üyelerin Değişim Günlükleri e bi tane de benim olsun...:) Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız güzel meryemi
günlüğün hayırlı olsun ablam...daha neşeli ve sevinç dolu mesajlarını kısa zamanda okuyacağız inşallah..
şunu farkettim..içindeki muhalefet grupları konuşmaya başladığı anda fark ediyorsun..çok çabuk farkettiğin için bunu kısa sürede sonlandırabilirsin..bak ben bu konuda bir çalışma yaptım.. bu konuşmaları yazdım..
... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Üyelerin Değişim Günlükleri telkin cd indir izle İstanbul Üyelerin Değişim Günlükleri nerededir kimdir Üyelerin Değişim Günlükleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Üyelerin Değişim Günlükleri hipnoz Üyelerin Değişim Günlükleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Üyelerin Değişim Günlükleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Üyelerin Değişim Günlükleri kuantum düşünce kitap haberi | |
|
01-06-2008, 09:18 AM
|
#11 (permalink)
| Guest | Ynt: e bi tane de benim olsun...:) güzel meryemi
günlüğün hayırlı olsun ablam...daha neşeli ve sevinç dolu mesajlarını kısa zamanda okuyacağız inşallah..
şunu farkettim..içindeki muhalefet grupları konuşmaya başladığı anda fark ediyorsun..çok çabuk farkettiğin için bunu kısa sürede sonlandırabilirsin..bak ben bu konuda bir çalışma yaptım.. bu konuşmaları yazdım..
,bir gün kendi içime döndüm...konuşuypr cadılar...tamam dedim tüm bu konuşmaları fayadalı bir şeye dönüştürücem...ve roman yazıcam...onlara önce eğlenceli geldi fikir...sonra sıkıldılar...bu konuşmaları engellemek için aklına ne geliyorsa yap...aklına geleni denemekle ne kaybedersin? ...belkide bu şekilde ileride aynı durumlardan muzdarip olan arkadaşlara çok faydalı bilgiler verebilecek duruma gelirsin..
saygılı sevgiler.. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
| |
01-06-2008, 09:49 AM
|
#12 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 164
Tesekkür: 0
39 Mesajinıza toplam 101 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:)
__________________ "Şüphesiz kusurlu olan değişmek değildir;önemli olan değişmeden direnmek veya direnmeden değişmek değil, değişerek direnmektir." | Offline
| |
01-06-2008, 09:53 AM
|
#13 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2008
Mesajlar: 1,076
Tesekkür: 20
180 Mesajinıza toplam 475 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:) bizim ekip komple burda...
işgal etmişiz arkadaşın günlüğünü...
sen bizim kusurumuza bakma...
hadi güzel yazılarını paylaşımlarını bekliyoruz...
__________________ http://site.mynet.com/dexlier | Offline
| |
01-06-2008, 09:58 AM
|
#14 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 164
Tesekkür: 0
39 Mesajinıza toplam 101 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:) Alıntı: Lier22 Nickli Üyeden Alıntı
bizim ekip komple burda...
işgal etmişiz arkadaşın günlüğünü...
sen bizim kusurumuza bakma...
hadi güzel yazılarını paylaşımlarını bekliyoruz... | hayır estağfurullah, olur mu öyle yaaaa
ben çok seviniyorum bile, önemsenmek güzel şey bunu hatırlıyorum...
__________________ "Şüphesiz kusurlu olan değişmek değildir;önemli olan değişmeden direnmek veya direnmeden değişmek değil, değişerek direnmektir." | Offline
| |
01-06-2008, 12:06 PM
|
#15 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 164
Tesekkür: 0
39 Mesajinıza toplam 101 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:) Tebeşirle çizilmiş bir seksek oyunu kadar uçucu
bir çizgisi var hayatın.
Farkında olmadan basıyorsun çizgiye.
Kızıyorlar anında.
“ YANDIN! “
diye atılıyorsun oyun dışına…
__________________ "Şüphesiz kusurlu olan değişmek değildir;önemli olan değişmeden direnmek veya direnmeden değişmek değil, değişerek direnmektir." | Offline
| |
01-06-2008, 12:12 PM
|
#16 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 164
Tesekkür: 0
39 Mesajinıza toplam 101 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:)
Franklin, bir çocuğa bir elma vermiş.
Çocuk çok sevinmiş.
Bir elma daha vermiş.
Çocuk daha çok sevinmiş.
Bir elma daha verince;
çocuk sevinçten deliye dönmüş.
Ve bir elma daha verince,
çocuk dört elmayı elinde zaptedememiş,
sonuncusunu düşürmüş yere…
Bu sefer ağlamaya başlamış çocuk.
Hayat böyledir işte…
Hayal etmediğimiz bir saadete eriştikten sonra, onun bir lokmasını dahi kaybetmek bizi perişan eder.
Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan.
Bernard Shaw
__________________ "Şüphesiz kusurlu olan değişmek değildir;önemli olan değişmeden direnmek veya direnmeden değişmek değil, değişerek direnmektir." | Offline
| |
01-06-2008, 08:39 PM
|
#17 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 164
Tesekkür: 0
39 Mesajinıza toplam 101 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:)
__________________ "Şüphesiz kusurlu olan değişmek değildir;önemli olan değişmeden direnmek veya direnmeden değişmek değil, değişerek direnmektir." | Offline
| |
01-06-2008, 09:16 PM
|
#18 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 164
Tesekkür: 0
39 Mesajinıza toplam 101 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:) Alıntı: meryemi Nickli Üyeden Alıntı
Franklin, bir çocuğa bir elma vermiş.
Çocuk çok sevinmiş.
Bir elma daha vermiş.
Çocuk daha çok sevinmiş.
Bir elma daha verince;
çocuk sevinçten deliye dönmüş.
Ve bir elma daha verince,
çocuk dört elmayı elinde zaptedememiş,
sonuncusunu düşürmüş yere…
Bu sefer ağlamaya başlamış çocuk.
Hayat böyledir işte…
Hayal etmediğimiz bir saadete eriştikten sonra, onun bir lokmasını dahi kaybetmek bizi perişan eder.
Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan.
Bernard Shaw | bunu da açacak başlık bulamadım, daha doğrusu ikilemde kaldım...
neyse kendi günlüğüme koyayım sonra onunla paylaşayım hayata dair yazılan bu hikayeciği dedim... iyi de demişim hıh (gene konuşuyolar benimkilerde, dinlemiyorum hayal ablam gibi yapıyorum... zamanla çok daha gaddar olacağım onlara da henüz o kademeye gelemedim) ne diyordum hah .. iyi de demişim... başka bir yerde açmış olsam orada neler hissetiiğimi yazamabilirdim...
bu yazı da; yine beni anlatıyor... bir ben var benden içeride ki benler için, insan için yazılmış gibi geldi bana... tabi herkes herşeyi aynı şekilde aynı duygularla anlamaz ama ben bizi anlattığını düşündüm bu hikayeciği okuduğumda...
biz de hep daha fazlasını istiyoruz, onların birazını kaybedecek olsak; hiç yokken üzüldüğümüzden çok çok daha fazla üzülüyoruz... şairliğim yoktur ama insanı anlamaya çalışan birçok insan gibi bende insan üzerine kendim, ailem ve çevrem üzerine bende düşünürüm.. düşünürüm.. düşünürüm.. bazı şeylerin, başta insanın varlığını, yaşadıklarını tezahür etmeye kabullenmeye, yada nunları yapamasam da en azından idrak etmek için düşünürüm...
yine böyle düşünürken.(küçüktüm ve daha kısıtlı düşündüğüm bir sıra(16) yaşıma girdiğim doğu günümde _ ilginç_) şiir denirse kısa bişey yazmıştım ama hala arada okur üzerine yine tefekkür ederim... ADEMOĞLU
Ademoğlu derin bir çukura olduğunda düşecek
Her daim bir kanca bekliyor kendisini çekecek,
Ademoğlu yüksek bir tepeye olduğunda çıkacak
Sanıyorki hep orada kalacak...
Ne garip bir çelişkidir dünya hali
Limana varmamış gemi misalî
Karşılar okyanusta binbir yeli
Karaya çıktığında anlar gerçeği...
Ne yazık ki anlaması kâr etmez
Buna kimsenin gücü yetmez
Herşey zamanında der yaradan
Ne hak ettiyse, onu alır karadan...
Ademoğludur yanılan
Ademoğludur doğruyu bulan
Ne acı bir çelişkidir dünya hâli...
MERYEMİ
Aferin bana.... Kendimi seviyorum....
kendimi seviyorum çünkü sevilip yaratılmışım, sevilip nimetler verilenlerden olmuşum... sevilip öksüz ve yetim bırakılmamışım... sevilip asil Türk milletinden olmuşum, sevilip Anadolu gibi bağrı dolu dolu sevgi dolu aşk dolu buram buram hayat dolu memleket sahibi olmuşum.. sevilip yaratılmışım.. sevilip yaratılmışım... sevilip sevmişim... bunun için
KENDİMİ SEVİYORUM.....
ben beni zaptedenleri sevmiyorum benden içerdekileri, benden içerdekilerle bütünleşmiş insanları sevmiyorum...
ben bendeki kötüleri yanlışları sevmiyorum...
KENDİMİ SEVMEMEM İÇİN HİÇ BİR NEDEN YOK.... KENDİMİ SEVİYORUM.........
__________________ "Şüphesiz kusurlu olan değişmek değildir;önemli olan değişmeden direnmek veya direnmeden değişmek değil, değişerek direnmektir." | Offline
| |
01-06-2008, 09:47 PM
|
#19 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 164
Tesekkür: 0
39 Mesajinıza toplam 101 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:) Alıntı: hayatimdegisti Nickli Üyeden Alıntı
Niye sürekli olarak kontrol etme ihtiyacı hissediyoruz acaba? Bana sorarsanız, güvenlik için, güvende olmanın bize mutluluk getireceğine inandığımız için… Oysa ki bu olanaksız. Elbette pek çok şeyi az ya da çok kontrol edebiliriz; bedenimizin faaliyetlerini, bulunduğumuz şartları, zihnimizi, hissettiklerimizi, konumumuzu… Ancak, asla mutlak kontrole sahip olamayız, yine de çabalar dururuz, üstelik bu çabanın bizi ne denli yorduğunu, enerjimizi nasıl da tükettiğini fark etmeden, çünkü böyle alışmışızdır, küçüklüğümüzden beri kontrol etmeye inanmışızdır ve kontrol etme arzusunun temelinde sonucun nasıl olması gerektiğini bildiğimize dair megalomanca bir inanışa kapılmışızdır. İşte bizi yıpratan, strese sokan da bu inanıştır zaten, istediğimiz sonucu elde edemeyecek olmaktan dolayı o denli kaygılanırız ki geleceği düşünmekten yaşadığımız ânı da kaybederiz.
Nasıl ki yaşamımızdaki her türlü olumsuz duygunun kökeninde korku varsa, kontrol etme dürtüsünün özünde de korku vardır; ya sahip olduklarımızı kaybetmekten korkarız ya da sahip olmayı arzuladıklarımıza sahip olamamaktan… Ve hayatın akışına bir türlü güvenemeyiz, bu yüzden de sürekli olarak planlar yapar, önlemler alır, tedbiri elden bırakmayız.
Aşık oluruz, içimiz coşkuyla dolar, ama aynı anda zihnimiz yüzlerce korku üretir; "ya onu kaybedersem", "ya beni sevmekten vazgeçerse", "ya başkasına kapılırsa", "ya bir gün ayrılırsak" … Ve kontrol devreye girer, hem kendimizi hem de karşımızdakini olduğumuzdan başka türlü davranmaya zorlar, kısıtlamalar koyar, baskılar uygularız.
İşimizde de aynı şey olur; "ya yerime başka birini bulurlarsa", "ya projeyi rakip şirket alırsa", "ya ekonomi kötüye giderse", "ya maaşıma zam yapmazlarsa", "ya iflas edersem"… Bu korkular içinde "her ihtimali düşünerek" durumumuzu kontrol altında tutmak için işimizi en mükemmel biçimde yapmak yerine korkularımıza karşı gardımızı alır, rakiplerimizi yerden yere vurur, patronumuza riyakârca yaranır, hissettiğimiz stresi çevremizdekilere de yansıtarak terör yaratır veya vaktimizi savunma planları yaparak harcarız.
Kimbilir taa ne zamanlardan kalma koşullanmalar ve korkularla ha bire söylenir durur zihnimizin içindeki ses:
"Etraf ne der?"
"Erkekler ağlamaz."
"Duygularımı göstermemeliyim."
"Ben buyum, taviz verirsem küçük düşerim."
"Yaşlanmak istemiyorum."
"Ekmek aslanın ağzında."
"Dizginleri sıkı tutmak lazım."
"Dünya elden gidiyor!"
"Kemerleri sıkalım"
"Zaman geçiyor."
"Geç kalıyoruz."
"Kaybediyoruz."
"Ölüyoruz."
Hemen kontrolü ele alalım; kendimizi, çevremizi, koşullarımızı denetleyelim, planlar, programlar yapalım… Kontrolümüzü kaybedersek mahvoluruz, perişan oluruz, sürünürüz, aşağılanırız…
Hep kontrol, hep kontrol… Aman ha sakın bırakmayalım kontrolü, bizler ancak kontrol eder ve edilirsek güvende olur, huzur buluruz!
Her konuda olduğu gibi kontrol konusunda da dengeyi kaçırdığımızın farkında değiliz, çünkü korkuyoruz, deliler gibi korkuyoruz, kendimiz sandığımız kimliklerimizi kaybetmekten korkuyoruz, bilinmezlikten korkuyoruz, değişimden korkuyoruz, en çok da ölmekten korkuyoruz ve hayatımızı, yaşadığımız ortamı sürekli kontrol etme ihtiyacı duyuyoruz, sanki bir işe yarayacakmış gibi… İşimizi, ailemizi, ilişkilerimizi denetlemek için çırpınıp duruyoruz, böylece önceden bilinebilir durumlar yarattığımızı sanıyoruz. Üstelik bunu yaparken ne denli öngörülü, akıllı, mantıklı ve tedbirli davrandığımız için kendimizle gurur duyuyoruz. Düşüncenin baskısı o denli büyük ki ben-merkezimiz koşullar ne olursa olsun ipin ucunu bırakmıyor. Çılgınca mücadele ediyoruz; dinamik, özgür, kendiliğinden oluşan-yiten, geçici olan her şeyin durağan ve kontrol edilebilir olmasını istiyoruz. Lakin yaşam böyle değil, çünkü her an değişim var, bunu istesek de istemesek de daima deneyimliyoruz. Değişim; alışkanlıklarımızın, direncimizin, inkârımızın içinden akıyor daima, ama düşüncelerimiz bu gerçeği algılayamıyor, zihin kendi doğasını gözlemleyemiyor. Bu kör nokta ile özdeşleştiğimiz için de yaşamın denetlenmesi fikrine kapılıp değişim ile bağlantımızı kaybediyoruz, yani gerçek doğamızla… Öylesine yapışıyoruz ki karakterimiz olarak gördüğümüz o sahte imajımıza ve o denli sıkı sıkı bağlanıyoruz ki hikâyelerimize, her şeyi sıfırlayıp değişimi kucaklamak ölümden beter geliyor.
Bir sürü seanstan sonra psikiyatrist hastasına "İyileştiniz" der. "Aman ne güzel!" diye yanıtlar hasta, "Size geldiğimde Napolyon'dum, şimdi ise hiç kimse!"
Benliğin yapısı özdeşleşmeyi gerektirir, bir şey olma duygusu ortadan kalktığında benlik çöker ve benliğin çöküşü bunalım ya da delilik olarak nitelendirilir. Kimse içinde bulunduğu durumun benliğin çöküşünden daha vahim ve daha çılgınca olduğunun farkında değildir; çünkü yaşadığı korkuları, kendisine koyduğu sınırlamaları, ona meydan okuyan dış güçlere karşı verdiği savaşı, huzursuzluğu, acıyı ve kederi kanıksamıştır…
Bilinenin güvencesi uğruna kişisel hapishanelerimizde yaşamayı sürdürürüz; zihnimizin duvarları arkasında ne olduğunu bilemeyiz, çünkü hiçbir zaman cesaret edip de oraya gidemeyiz. Benliğimizin çökmesine izin verip özgürleşmek yerine ailelerimizle doğru dürüst bir iletişim kuramadan, dostlukları derinlemesine paylaşamadan, yaratıcılığımızı gerçek anlamda kullanamadan ve zamana hak ettiği değeri veremeden dar alanlarda yuvarlanır dururuz.
Bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük mistikler ve aydınlanmış üstatlar, insanoğlunun ruhsal olgunluğa ancak kontrolü elinde tutmaktan vazgeçtiğinde ulaşabileceğini söylemişlerdir. Bu, pek çok kişinin tüm inançlarını alt üst eden bir anlayıştır ve karşı çıkmak için binlerce savunma yapılabilir, zira gerek ailelerin ve toplumun yapısı gerekse eğitim sistemi tam tersini iddia etmektedir. Oysa ki kontrol etmek yerine oluruna bırakmak ne ulvi bir pasiflik demektir, ne de hiçbir şeyden rahatsız olmamaktır. Kontrolü oluruna bırakmak insana derin bir rahatlık getirir, aynen yüzerken yorulup da sıkıca sarıldığımız şeyi bırakarak suyun bizi kaldırmasına izin vermek gibi. Belli bir hikâyeye tutunmak için sarf ettiğimiz zihinsel ve duygusal enerjinin farkına vardığımızda nasıl tükendiğimizi de fark ederiz ve kendimize bu eziyeti daha fazla çektirmemek için bırakırız her şeyi. İşte o zaman kontrol etmek, yönetmek uğruna kullandığımız zekâdan çok daha üstün bir zekânın devreye girdiğini hissederiz. Ölümle yüzleşmek gibidir bu, her şeyi kaybetmek ve herkesin kontrol gücünün ötesinde süregiden bir düzenin var olduğunu keşfetmektir.
Bu noktada kontrol etmenin yerini desteklemek alır. Duygularımızı, düşüncelerimizi, bedenimizi, koşullarımızı kontrol etmeye çalışırken elimizde olmadan gerilir, hatta acı çekeriz, olmakta olana karşı durmanın direnci yorar bizi. Desteklemek ise hayatımızın her anını, her koşulunu kontrol etmeksizin, sadece olmakta olana doğal bir biçimde karşılık vererek yaşamaktır. Boş vermekten ya da safça teslim olmaktan bahsetmiyorum, sadece koşullanmaları ve korkuları bırakıp evrenin sonsuz olasılıklarla dolu olduğunu anlamamız gerektiğini ve toplumsal zekâya güvenmek yerine olmakta olana karşılık verme yeteneğimizi kullanarak içimizde gizlenen kişisel zekâmıza güvenmenin vakti geldiğini söylüyorum. Dünyada en zor koşullarda mucizeler yaratan insanlar zekâlarını bu biçimde kullanmışlardır, verdikleri en önemli kararları zihinlerinin anlık açılımlarıyla vermiş, en kritik koşullarda evrenin sunduğu sonsuz olasılıklardan yararlanmış, daha da önemlisi herkesin kontrol gücünün ötesinde süregiden bir düzenin var olduğuna ve mucizelerin orada gerçekleştiğine inanmışlardır.
Hep kontrol, hep kontrol… Herkes gergin, herkes yorgun, herkes korku dolu… Kontrol, dünyaya kaostan başka bir şey getirmiyor. Zihnimizin serbest kalmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum; en derin, en gizemli ve en mucizevî açılımlar o özgürlük anında ortaya çıkacak, buna inanıyorum…
K iraz Kurdas | ATAKAN BEYİN her şeyi kontrol etmek ile ilgili açtığı konuda göndermiş olduğu bi ileti...
bugün bunu dosyama katdettim... ve sık sık okumayı planlıyorum?!...
__________________ "Şüphesiz kusurlu olan değişmek değildir;önemli olan değişmeden direnmek veya direnmeden değişmek değil, değişerek direnmektir." | Offline
| |
02-06-2008, 10:09 PM
|
#20 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 164
Tesekkür: 0
39 Mesajinıza toplam 101 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: e bi tane de benim olsun...:) bugün annem çocukluğundaki gibi oldun dedi...
sarıldım öptüm onu uzun uzun sarıldım....
kocaman bedenimle kucağına oturdum şımarıklık yaptım...
annem aynı zaman da çocukluğumdaki o gıcık gülüşlerimin geri geldiği söyledi....
bu benim için çok büyük bir gelişme kendime dönüşümü izlemek kısa zaman da bunu başarıyo olmam ayrı bir haz veriyor her geçen gün bi öncekinden daha iyi olmak istiyorum...
mücadelem devam edecek....
herkes için basit ama benim için önemli olan bu ufacık değişimler o kadar önemli ki...
benden içerdeki benleri yenecek kendim olacağım .... bu telkini kendim veriyorum kendime.... kendim izliyorum kendi değişimimi... başarmayı umut ediyor, ufacık değişimlerime seviniyorum... önceden hep var olan değişimlerime, farkında bile olmadığım özelliklerime... uzun zamandır hep kötü yönde olumsuz yönde değşimler yaşamış olmamın bıkkınlığı, beni kendimi özel hissetmeme öyle aç bırakmış ki... seviyorum kendimi... herşeyimle iyimle, kötümle, değişimlerimle, değişmekte olanlarımla, herşeyimle seviyorum kendimi... en mükemmelden başka hiç kimse mükemmel değil... ama mükemmele gidiş mükemmele varış ideal olunca farkındalık kazanıyor insan....
farkındayım kendimin bu güzel, farkındayım farkında olabildiğim kadar olanan bitenden...
farkında olanı biliyorum... farkında olanı, farkında olanları seviyorum... ve en önemlisi KENDİMİ SEVİYORUM....
__________________ "Şüphesiz kusurlu olan değişmek değildir;önemli olan değişmeden direnmek veya direnmeden değişmek değil, değişerek direnmektir." | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | e bi tane de benim olsun...:)Hikayelerimizi Anlatalım ve Üyelerin Değişim Günlükleri e bi tane de benim olsun...:) Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız güzel meryemi
günlüğün hayırlı olsun ablam...daha neşeli ve sevinç dolu mesajlarını kısa zamanda okuyacağız inşallah..
şunu farkettim..içindeki muhalefet grupları konuşmaya başladığı anda fark ediyorsun..çok çabuk farkettiğin için bunu kısa sürede sonlandırabilirsin..bak ben bu konuda bir çalışma yaptım.. bu konuşmaları yazdım..
... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Üyelerin Değişim Günlükleri telkin cd indir izle İstanbul Üyelerin Değişim Günlükleri nerededir kimdir Üyelerin Değişim Günlükleri çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Üyelerin Değişim Günlükleri hipnoz Üyelerin Değişim Günlükleri olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Üyelerin Değişim Günlükleri hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Üyelerin Değişim Günlükleri kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:29 AM.
|