Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Yaratıcı Yazarlar Edebiyat Tarih Felsefe Klubü > Yaratıcı Yazarlar Klubü

Uyarılar

Eskilerim ;

Yaratıcı Yazarlar Edebiyat Tarih Felsefe Klubü ve Yaratıcı Yazarlar Klubü Eskilerim ; Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız bunlar artık bana küçük geliyor... :) işte eskilerim: avuçlarımı uzatıyorum içlerinde birşey gizleyerek..gizlemem sadece şaşırtmak ve daha fazla sevindirmek niyetiyle...yoksa hep gizli kalmayacak,birazdan sunacağım önünde eğilerek avcumdakini.. eğildiğimde başımı da eğiyorum,yüz ifadeni görmeyeyim diye..hayal etmek istiyorum..belki de yüz ifaden hayallerimi ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Yaratıcı Yazarlar Klubü telkin cd indir izle İstanbul Yaratıcı Yazarlar Klubü nerededir kimdir Yaratıcı Yazarlar Klubü çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Yaratıcı Yazarlar Klubü hipnoz Yaratıcı Yazarlar Klubü olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Yaratıcı Yazarlar Klubü hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Yaratıcı Yazarlar Klubü kuantum düşünce kitap haberi

Eskilerim ;

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07-04-2009, 01:53 AM   #1 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Eskilerim ;

bunlar artık bana küçük geliyor... :)

işte eskilerim:


avuçlarımı uzatıyorum içlerinde birşey gizleyerek..gizlemem sadece şaşırtmak ve daha fazla sevindirmek niyetiyle...yoksa hep gizli kalmayacak,birazdan sunacağım önünde eğilerek avcumdakini..

eğildiğimde başımı da eğiyorum,yüz ifadeni görmeyeyim diye..hayal etmek istiyorum..belki de yüz ifaden hayallerimi yıkmasın diye...

gözlerim sımsıkı kapalı,avuçlarımı uzatıyorum..avuçlarımdaki kıpır kıpır..kaçacak korkusuyla biraz daha sıkıyorum..sıkılmaktan hoşlanmıyor..

avcumdakiyle beraber terlediğimi hissediyorum..oysa incecik beyaz bir tül var üzerimde,rüzgar esiyor ve uçuşuyor etekleri...gözlerim kapalı hala,ama farkediyorum her yanın göz alabildiğine beyaz olduğunu...gözlerim acıyor beyazın parlaklığından...

başım önümde bekliyorum hala,içimde garip bir sevinç var,umutluyum da her nedense...duygularımı algılıyorum ama sebeplerini bulamıyorum,düşünmek de istemiyorum galiba fazlaca...

nihayet açıyorum avuçlarımı,cesaretle...uzun,upuzun,sanki asır süren bir bekleyiş..


sesin geliyor yavaş yavaş kulaklarıma,asırların ötesinden gelen bir uğultu daha çok..zaman öncesi ve zaman sonrası...sesin içimi dolduruyor,ama bir saniye sonra siliniverecek kadar bana ait değil..

-''kalbin mi?'' diyorsun...ağzımı açtıktan bir asır sonra çıkıyor sanki kelimelerim..
-''evet'' diyorum...

sonra susuyorum..susuyorsun..susuyoruz...ben önünde eğilmiş,ellerim sana uzanmış,başım önümde.......bekliyoruz, canlanmayı bekleyen yıllanmış resimler gibi...

sonra,aklımdan geçiyor bir an..başımı kaldırsam...yüzüne baksam,herşeyi göze alıp.....


tüm cesaretimi toplayıp yavaşça kaldırıyorum başımı....sesler susuyor o an...rüzgar kesiliyor...geçmeyen zaman hızla koşmaya başlıyor....

koca beyaz bir boşluk!göremiyorum seni...yoksun....YOKSUN!

ve uyanıyorum hayatın siyahlığına....................................... .........................

17-06-2006

içimdeki kral bağırdı:buranın hakimi beniimm!değilsin dedim..burası demokratik bir iç...gece gece saçmalama dedi...bak ben ne dersem o oluyor...değil işte diye mızmızlandım...bu sefer içimin devrimcisi ayaklanacak,susturacak tüm taht sahiplerini...aklına estiği gibi davranış yasaları koyamayacak kral...hep hata yapıyor çünkü...yanlış tanıyor dışarıyı...hala seneler öncesinin dışarısı sanıyor..değil oysa...çok şey değişti...değişmiş...


biri gelse yeniden,içimin tüm sahte krallarını sustursa,tüm kargaşaları çekip götürse...



vazgeçtim...her gelen krallığını ilan ediyor,her seferinde ben köleliğe geri dönüyorum...özgürlüğümü özledim...bırakayım biraz karışık kalsın içim...müdehale yok bu sefer...

(sonra;''enkaz devraldık''diyorlar..)






17-06-2006

bugün üsküdara indim biraz..gariptir,bütün sokaklar ıhlamur ağacı kokuyordu sanki...mevsimi midir,yoksa hatırlamam gereken birşey mi var,bilemedim...

biraz düşününce hatırladım..ıhlamur kokusu bana üniversite yıllarımı ve ''kız yurdu''nu hatırlatıyor..üniversite ikinci sınıftaydım galiba...çocuk esirgeme kurumuna dadanmıştık o yıl..bir arkadaşla haftanın her gününü orada geçirirdik...

ordaki çocukların psikolojisi çok farklıydı...çocuk yurduyla erkek yetişkin yurdu aynı bahçeye bakardı..minikler anne ihtiyacıyla yanaşırken büyükler sevgili yanılgısıyla sokulurlardı...bayram'ın ''annem gibi kokuyorsun''sözü kulaklarımdan hiç gitmedi..ve ersin'in ''bu demir tabaklarda yemek yemekten bıktım,doğduğumdan beri aynı..'' sözü...on altı yaşındaki halil'in şiir defterini okuyan eğitmene kızıp camdan atlayıp kaçmaya çalışışını,sırf çocuklardan ayrılmak istemediğimiz için,gündüzden saklanıp,gece yurtta yatışımızı unutmadım hiç...

sonra kız yurdu...bahçesinde kocaman bir ıhlamur ağacı vardı..altında ziyaretçi sandalyeleri...aynı bahçede bir küçük odada kızların dikişlerini yapan terzi kadın..otuz dokuz yaşında ve bekar olan ilk arkadaşımdı...ne kadar yaşlı görünmüştü bu yaş,gözüme...

o ağaç huzur vermişti bana,ruhum orada dinlenmişti belki de.....ıhlamur ağacı rüzgarda hafif hafif salındıkça içime doldururdum tüm kokusunu...unutmak istemeyeceğimi hissediyordum o zaman..unutmamak içindi bu....


anneciğim bugün ''analığın özlemiştir seni'' dedi...artık batırma tırnaklarını annem,delik deşik oldu içim,ama acıyacak yerim kalmadı...




18-06-2006

neden bazı sabahlar yaşama sevinciyle dopdolu uyanırım?içimin ''ölmeliyim,ölmek lazım artık...''sızlanmalarına inat...şu içimdeki kıpır kıpır şeyin adı nedir?şu ayaklarımı titreten,nereye bastığımı bilmeyişime sebep...tekrar denemeye azmettiren nedir beni,hayattan bu derece yılmışken hem de...aylarca evde oturasım varken, ''bugün dışarı çıkmalıyım..''dedirten nedir peki?

havanın güneşli oluşu mu?hayata dönmeme sebep bir sabah,bu kadar basit bir neden mi?

hava güneşli bugün,sıcacık...üşüyesim yok ...hiç kimse üşütemeyecek beni, akşam döndüğümde, ''üşüdüm..''demeyeceğim bugün...


 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 01:55 AM   #2 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Cevap: Eskilerim ;

21-06-2006

bitti...


bulmacalarım yok benim..hani şu çözünce kazanma ihtimalinin olduğu...karmaşık cümlelerim yok,ağır,naftalin kokan kelimelerim de...

cümlelerim gibiyim kendim de;sıradan,basit,çözdükçe hiçbir şey kazandırmayan...

hiçbir şeyim yok kısacası..sadece yüksek duvarlarım,geveze içim,bir de yabancılığım...otuz yıldır yabancılık çekiyorum hayata,yakında otuz bir yıldır yabancısıyım diyeceğim hatta....

kendim, kendime kalayım biraz..başka istediğim birşey yok...beni de çözmeyiver,anlamayıver bir kerecik de...

ben;çözdüğünde hediye kazanacağın bulmacalardan değilim...hiç zorlanmayacaksın,ama bittiğinde göreceğin tek şey;
HİÇBİR ŞEY olacak...üzgünüm...



24-06-2006

kaçacak yer kalmadı..köşeye sıkıştım sanki...insan içine karışmamalıydım hiç..ben ait değilim oraya..ayrıksılığım koruyordu beni yanılgılardan...oysa şimdi...çırpınıyorum normalleşmek için...belki içimde kök salmış şu köksüzlükten kurtulurum diye...ama faydasız...başlangıçtan çok uzağım,menzilse ulaşılamayacak kadar serap...

duvarlarım mı inceldi?şeffaflaştım mı?içim görünüyor mu ordan?üşüyorum.............





27-06-2006

bugünlerde konuşasım yok kimseyle...kimseyi görmek de istemiyorum..''kimse''istemiyorum etrafımda..

sebebi yok..ya da henüz çözemedim,bilemiyorum sebebi...sanki aşkmış ve bitmiş gibi bir sızı...garip!

çok kalabalık oldum,tek adlandırabildiğim bu...kendim yaptım,suçlu benim galiba...ama düzeltebilmek için çabam da yok..sadece geçmesini bekleyeceğim...nasıl geçecekse...

biraz susabilsem,biraz duymayabilsem.........




27-06-2006

biraz müzik,kendime getirir mi ki beni?

umut....

susmuşsa içinizin şarkısı,hiçbir müzik ayağa kaldıramıyor içinizdeki yatalağı...

yatalak...

(söyleyin doktor,umut var mı,ölecek miyim?ölecek kadar umut var mı?)





27-06-2006

buldum çaresini...bir adet bilet...en uzağa,en yalnızlığa....

en olmaza...en olmayana...ve hatta en olmayacak olana....varlar neden var,az çok anladım,kabullendim de...ama yoklar neden var?olmasalardı bilmeyecektim neler kaybettiğimi...

allahım bir ara iyileşir miyim şu delilikten?




02-07-2006

yanıbaşımdasın..ve hiç olmadığın kadar uzaksın bana...atacağın hiçbir adım yaklaştıramaz artık..kendimiz istedik mesafeler koymayı;senin acemi cesaretin,benim nasırlaşmış korkaklığım...

böylesi iyi aslında..sen çözdüğünü sandığın puzzle parçalarımla oyalanırken,ben biraz daha griftleşeceğim...biraz daha büyüyecek içimin labirenti senin için...sen çıkmaya yol ararken,ben kaybedeceğim yolları,içime kapanacağım....

o kadar korkma benden...ne kadar zor olabilir ki;küçük bir ''hiç''i,koca bir ''herşey''in yapmak?

yabancın değilim artık:
ben senin yüzleşmez yüzün,sen benim uzlaşmaz yanımsın!



03-07-2006

kimse kalmadı yine...bizbize...bir yalnızlığım bir ben...bütün gün köşe kapmaca oynuyoruz yalnızlığımla,sonra....yoruluyoruz bu saatlerde....ve farkediyoruz;birbirimizden asla kaçamayacağımızı....sonra koyun koyuna yatıyoruz,iki eski vefalı sevgili gibi.....

ben yalnızlığımın saçlarını tutuyorum,o benim ellerimi...hiç üşümüyorum işte o zaman...yalnızlık üşütmez,farkedeli çok oldu...üşüten ihanet...

bütün gün güldüm,kahkaha bile attım..çoğu basit sebeplerdendi hatta...neden şimdi ağlamak geliyor içimden peki?ağladığımı,ağlayabiliyor olduğumu gizleyecek kimse kalmadığı için mi?

duruyor mu saçım hala?attın mı çoktan?kestiğim yeri uzayalı çok oldu...ne büyük birşey sanmıştım..evet büyükmüş ama sandığım şey değil,yanılgıymış....nefret etmem zor olmadı nedense,tek istediğim,nefret bile edemeyecek hale gelmek senden...

girme artık rüyalarıma,girme düşüncelerimin ortasına....ve girme yalnızlığımla arama....

istediğim bir parça ıssızlık.......................................... ..............................
.......





03-07-2006
akşam çökerken korkularım depreşiyor nedense...geçenlerde bulmuştum bunun bilinçaltıma uzanan nedenini...sonra...bilinçaltım korumak için beni,unutturdu gitti.....

kuytu bir yer lazım şimdi bana..olabildiğince karanlık,olabildiğince en dipte...saklanayım hayattan...anlayamadım hala,çözemedim ben hayatı..garip işliyor çarklar,kural yok,zaten ezberim de iyi değil...

yeterince karanlık olursa,bulamaz değil mi beni?



__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 01:58 AM   #3 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Cevap: Eskilerim ;

26-07-2006

yabancılar tutsun istemiyorum ellerimi,yabancı eller kaypak,kirli...denedim çok,her seferinde düştüm...

düşmek istemiyorum artık...zor tutundum hayata....


bir senin ellerin tanıdık...bir senin ellerin sıla....





26-07-2006

bir kitabın arka kapağında şöyle bir söz okumuştum:

''seni içimden ......r ettim...''
ne hoş tabir...düşündüm de.....

sen içimden bir parçaysan,bu cinayet değil,insan kendini öldürürse adı ......r olur çünkü...


ölüyorsun bak yavaş yavaş...can çekişmelerin nefesimi kesiyor...ölüyoruz yavaş yavaş...

ölmen canımı acıtıyor,kıyabilir miyim sana?ölüyorsun çaresiz...lütfen çok uzaklaşma yine de...ömrüm cesedimi taşımakla geçti,senin ki yük olmaz bana!



02-08-2006

yine başladı işte ölüm nöbetlerim...

bir ben miyim severken canı yanan?

etrafıma ördüğüm ve her bir tuğlasını acı bir tecrübe sonucu eklediğim koca,kalın duvarlar yetmedi mi?

yetmemiş...

şimdi dikenli tel örgülerim var,beni çepeçevre saran...duvarlar başkaları içindi,bana yaklaşmasınlar diye,teller benim için; sana yaklaşamayayım diye ...duvarsız,telsiz,özgür olmak....bana kaç ömür daha lazım biriciğim?


döndükçe,çırpındıkça teller çiziyor,kan içindeyim,yara bere içinde kalbim...ellerim...tut diye yalvardığım ellerim kan içinde...uzanamaz artık sana,temiz değil...ellerimde kaç cesedin kanları var...kaç aşkın cesedi?çoğu doğamadan ölmüş kaç aşk....bana kaç ömür lazım biriciğim?

yalnızlığım...en sevgili....en sevgiliye bile tercih ettiğim sevgili....yalnızlığı mı paylaşacağız biriciğim?yalnız iki kişi mi olacağız?ben bile kendime kalabalıkken...seni nereye,hangi ömüre sığdıracağım?bana kaç ömür daha lazım biriciğim?

tek istediğim;sen bir yerlerde hayat doluyken,mezarının içimde kalması...sürükleyip durduğum cesedim arada bir, başında ağlayabilsin diye...içim acıdan kıvranırken hala tek bir derdim var;daha çok sevebileyim seni,varsın yansın canım,hatta acıdan ibaret kalayım...bırak biraz daha seveyim seni; bana kaç ömür daha lazım biriciğim?





16-08-2006


amasyam,masal şehrim...ruhumun sılası olmasa bile,bedenimin sılası,vatanım...pek birşey değişmemiş burada,sadece tanıdık kimse kalmamış pek..

köyüm...baba evim.şimdi babamın içinde olmadığı baba evim...bahçedeki ceviz ağacımı kesmişler...masal kahramanım,adı aşk demek olan ceviz ağacım yok artık...

baba evim köhneleşmiş iyice...babamın izleri çoktan silinmiş odalardan...kapı her açıldığında babam içeri girecekmiş gibi olmuyor artık...babam...sesin de silinmiş kulaklarımdan çoktandır...hiç cümle kalmamış aklımda senden...neden silindin bu kadar çabuk?baba? babam?neden iyi bir baba-kız olamadık biz?neydi eksik olan?senin babalığın mı?benim çocukluğum mu?

dün gece seni rüyamda görüyordum..konuşmuyordun,birlikte kiraz topluyorduk seninle...yüzünü görecektim tam,gözlerini...telefon sesi böldü uykumu...ondandı...sonra....



sonra bir tel koptu içimden biriciğim...ve sustu içimin şarkısı,bilmem kaçıncı defa...
hani "ya hep ya hiç" istediğimi söylemiştin ya biraz sitemle...haklıydın,ama "hep" kısmında bir kişi yeterdi bana..sadece sen...ama sen sıyrılamıyorsun kalabalıktan bir türlü...bense çoktan ayıklandım kalabalıktan...ayrık otu misali biraz...uyamadım kalabalığa,beceremedim işte...ve bu yüzden korkarım ki "hiç"i tercih edeceğim biriciğim...


ey içimin küskün bestekarı,hep mi hüzünlü şarkılar besteleyeceksin?oysa bir nihavend neşe lazımdı şimdi bana....






22-08-2006

başıma ağrılar giriyor yine...yine gece nöbetlerim başladı...ve en nefret ettiğim sözcük;''yine''...tekrarları yaşamaktan bıktım...yaşamamak için nasıl gayret ettiğimi bilemezsin...kaç hata yapmışım,kaç kez yerden yere vurulmuş gururum...hepsine can atmışım...ama akıllı olma inadım sana denk geldi işte...

insanın en sevdiğinden nefret etmeye çalışması ne kadar zor biliyor musun?içine bir bıçak sokuyorsun ve her dakika sağa-sola çevirip duruyorsun...ama asıl canını acıtan bu değil galiba...uzağa attığını sandığını en yakınında istemen...



içimdeki ehlileşmez yabani, kulağıma;''dağlara çık'' diye fısıldıyor hiç durmadan...''eşkıya gibi değil,deva bulmaz münzevi gibi''...





07-10-2006

sen...

dağ esintim...birdenbire gelenim ve çabuk yitenim...yitirdikçe bulacağım tek şey...

yitirdiğimde benim olacak olan...

şimdi ölüme hazırlanıyorum düğününe hazırlanan gelin gibi...başımda kır çiçekleri olamayacak belki...bunun yerine buzdan kristaller...

sırrım benim...sır kalacak olanım...ve sırrımı tutacak olan...yalnız ikimiz biliyor olacağız sonsuzluğun kıymetini...en aza razı olarak en çoğu bulacağız seninle...

sen son ol...tek ve son...sana hayatı sunamadım ama ölüm için söz veriyorum!





29-01-2007

aşk...içimin bitmeyen sızısı...gözümün dinmeyen yaşı...kalbimin iyileşmez ağrısı...

cümlelerimin başı...her sözün sonu...tek zikrim...

aşk...acıtanım...can çekiştirenim...katilim!..gitti mi asla geri dönmeyenim...

ve yalnızlığım...yola gelmeyenim...yoldan çıkaranım hatta...aşka bile boyun eğdirenim!ben yittikçe aşkın mavi dehlizlerinde,köşelerden göz kırpanım...ben düştükçe gururun peşinden,elimden tutup çıkaranım...simsiyahlığa....





29-01-2007

yine böyle bir geceydi...

ben yine sensiz, yine nesiz olduğunu bilemez haldeydim...


öyle muhteşemdi ki gece, öyle paylaşılmazdı ki...vazgeçtim ben de paylaşmalardan...yalnızlık ortak istemiyordu yanına...dayanamıyordu paylaşılmaya..dahası bilmiyordu paylaşılmayı...


o gece girdi koynuma yalnızlık...o gece sevgili olduk...o gece sözleştik ölümüne...nikahımız da o gece kıyıldı işte...fazla birşey getirmedi yalnızlık,çeyizinde...sadece....iflah olmaz,susturulamaz bir sessizlik...bir de koyu bir karanlık...

o gece sevdim ben yalnızlık siyahını...başka renk görmez oldu gözüm...gri ağır bir sisin içinde geçmişken hayatım; siyahın keskinliğinde buldum huzuru...''ya hep'' yoktu artık...''ya hiç''in boyun eğmez özgürlüğü vardı sadece...

kurtuldum tüm bağlarımdan o gece...ve yalnızlığa bağladım ömrümün bir ucunu, kördüğümlerle...





08-02-2007

deniyorduk aşkı..

ne kadar yaşayabilirdi bakalım, gururun gün görmemiş diplerinde..vurgun yer miydi peki?aşkın boğulmaması,başlarken aldığımız nefesin derinliğine bağlıydı..

yetmedi nefesimiz...ve karaya vurdu kendini aşk...

deniyoruz hala..

aramızdaki o çelikten ama esnek bağı deniyoruz şimdi..ne kadar uzaklaşırız birbirimizden?ne kadar gidersen benden, bağımız kopar?bugün bir adım daha uzağına gittim ve ölmedim hala..



__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 01:59 AM   #4 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Cevap: Eskilerim ;

09-02-2007
gidemiyorum senden uzağa!..denedim,olmuyor..

gittim sandıkça köklerim daha bir derine iniyormuş..yoruldum çırpınmaktan..meltemleri beklemekten yoruldum..gelsin alsın artık,beni bir azrail fırtına!...

yüzümü çevirdiğim yöndesin hala...kıblemsin,sırtımı dönmeye mecalim yok...






09-02-2007

herkesten uzağa gitmek istedim bugün..belki yüzüncü kez..

kollarımda uyuyan kara gözlü adam,bağladı elimi kolumu...nasıl verirdim hesabını bu gitmenin..işten her dönüşümde saçımdan çekip,önünde eğilmeye mecbur eden beni ve dünyanın tüm hazlarına bedel;dudağımdan öpen kara gözlüm...ayaklarımı sımsıkı hayata prangalayan erkek..yaşama sebebim;oğlum...

kaçmaya çalıştığın kendinse gidebileceğin hiçbir yer yok!...




15-02-2007

şimdi ölmenin tam zamanı..ama öldürmüyor işte aşk..ruhunu eze eze yaşamayı öğretiyor...sen hergününü ölümün arefesi sanırken,o beklenmedik baharlarla çiçek açıyor pencerende..

kaçıncı susuşum,çığlıklarla?..ve bu kaçıncı nefes,ölümün kokusuna inat?

belki yarın biter...





21-02-2007 ALINTI

ŞİMDİ ISSIZIM

.........
Sövebilir

Kovabilir

Sarılabilir

Gülebilirdide

---Yapmadı---

(zaten yapsa ölürdüm)

---Bilmedi---

Anlayabilirdi

---Anladıda---

Koca bir dalga gibi kıyısına vurdum

Sonra ayaklarına dolanmak istedim

---Duymadı---

---Bilirdim---

Kötü değildi

Hep kötüymüş gibi yapardı

Ama değildi

Göğsünün altında

Bıkmadan türküler söyleyen

Bi yüreği vardı

Kendini ve kendisini

---Unutturdu---

Oysa ben unutmazdım

Kendi yüregine kendisi sağır olurdu

Ben türkülerini hep duyardım

Başka kimse duymazdı

Yüreğini sıkı sıkı saklardı

Neden korktuğunu kimseler bilmezdi

Ben en çok sevmezdi diye korkardım

---Sevmedi---

Beni sevse

Onu hiç yormazdım

---Sevmedi---

Sanki sevmeyi hiç bilmezdi

Sanki hep unuturdu

Her unutuşunda ben ölürdüm

---Anlamadı---

Bu kadar uzaklık aramıza nasıl sığdı

İçimizdeki şairler neden öldü

Bu ölümleri cebime kim koydu

VE neden bu kez bana gülmedi....

---Bilemedim---

Gözlerindeki "O" inat aldatmıyorsa seviyor dedim

---Çözemedim---

Bir şey söylemedi

Hiç bi şey yapmadı

Bu yalnız ligi çözmedi

Gözlerin aldatmıyor demedi

Sövmedi

Gülmedi

---Sustu---

Ben ---kızdım---

Sözleri tutamadım

---Sövdüm---

Yüreğindeki küçük çocuğu küstürdüm

Kıyamazdım

Sarılamazdım da

---Gittim---

---Aşk da gitti---

Her yan buz kesti

Bildiğim tüm aşkları tutuşturdum

---Isıtmadı---

Ben senden daha çok üşüdüm

Yüreğini avuçlarımdan düşürdüm

Sen gözlerini bana yumdun

---İnadını göremedim---

Zaten yalnızlığı da çözemedim...

---Şimdi Issızım---


23-02-2007

duvarlar...

her yıkılışımdan sonra daha bir yükselen duvarlar...

aşılamayan...aşılsın istenmeyen...aşılmayı becerilemeyen!...

bu sefer ''bu kaçıncı yanılgı?'' nakaratı olmayacak, aldıklarımı küçümseyemem çünkü..şimdi bunları yüklenip sırta,yola düşme zamanı...ama öyle ağırlar ki...

ey sevgili yalnızlığım;

olmuyor sensiz...diğerleri vefasız...diğerleri zalim...bir sen vardın karşılıksız başımda bekleyen...ve yine bir sen kaldın....




24-02-2007

''beni sil!''

neyle yazıldığını bilmiyorsun!bilme de artık!


biz hiç konuşmamışız seninle,ünlemleşmişiz!oysa hiç sevmem ben ünlemleri!çok uğraştım ünlemleriyle kalbimi delik deşik edenleri ''sil''meye!


ünlemlerden duvar örme önüme!!!!!!!!!!!!!!!!razıyım sonu belirsiz üç noktalara...

öyle çok soru işareti vardı ki seni çevreleyen...şimdi imlasız bir cümle kadar ''yok''sun


silinmeyi dert etme...olur belki zamanla...yeter ki çek ünlemlerini gözlerimden!!!...




27-02-2007

bak oluyor işte...

nasırlar konusunda haklıydım..kalınlaştıkça acımıyor,yeter ki üstüne basılmasın!..

içimin acıması da geçecek zamanla...ağladıkça kanamayacak artık...

ve söz veriyorum bu son olacak!...





02-03-2007

hadi öpsün ruhunun nurdan dudakları, alnımdan...günahsızmışım gibi..

ben dualar mırıldanayım senin için, gözlerimi kapatıp...günahın varmış gibi...


ve uyuyalım cennette...günahsızmışız gibi...




__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 02:00 AM   #5 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Cevap: Eskilerim ;

03-03-2007

sıkıldım kabullenmelerden...içimdeki küskün militan isyan etmek istiyor...

önce açmalı pencereleri, havalanmalı içerisi...''bu son ışık'' deyip sarıldığım,bir türlü bırakmayı beceremediğim ne kadar gölge varsa silinmeli...ve sonra kapanmalı teker teker tüm kapılar ve pencereler...davetsiz hüzünler sızmamalı artık kapı aralıklarından...valizlerinde bolca gözyaşı varken hele...birazdan kalkacağım yerimden usulca, perdeleri çekeceğim, kilitleyeceğim kalbimi üstüme,

...ve geçmesini bekleyeceğim...




05-03-2007

cehennemim...

senin olduğun yer cennetken bana, yanıyor olmayı umursamayacağım...ellerin diye uzanacağım alevlere...ateş kırmızısının yerini gözlerinin mavisi alacak...canım yandıkça ''şükür!'' diyeceğim; yanımdasın diye...

değişmeyeceğim dipsiz çukurları,sensiz cennetlere...savrulayım karanlığın sonu gelmezliğinde,başımı dizine koyduğumda dinleneceğim...


sensizliğin cehennemindeyim...tutar mısın ellerimden?..korkuyorum....





06-03-2007

öldürüyor sensizlik...

öldürüyorsun yokluğunla...

şikayetim yok ama..

öldükçe sana dirileceğim,


öldükçe senle dirileceğim...





07-03-2007 ALINTI


Alıp başını gitmek istersin.
Bilmediğin, bilinmediğin,
Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme...
Biraz ürkek düşünürsün...
Biraz kekeme....

' Üstüme gelme hayat!
Bundan sana ne...? ! '


Kekemeliğin korkularındandır...
Giderken bile; gidene değil de
Geride kalana aklın takılır...
Bir yanına yatarsın ' git.. ' der
bir yanın ' kalmalısın... '
Geceleri hep uykusuz kalırsın...
Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin...
Gitmeden daha
Sen; gider gider gelirsin...

' Üstüme gelme hayat....
beni bilirsin....'


Kaldığın bu yerde
Harcadığın yılların gelir aklına...
Bir bir sayarsın...
Toplarsın, çarparsın,
Böler, çıkarırsın...
Bakkal defteri kadar kalın...
Bakkal defteri kadar karmaşa...
İçinden bin bir küfür
' Sümme haşa...! Sümme haşa...! '
Farkedersin ki hayatı
Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın...
Kabarmış hesabından kaçarsın...

' Üstüme gelme hayat...!
Daha neyi alacaksın..? ! '


Hep sevmişsindir aslında...
Hep ama hep sevmişsindir...
Birini sevmişsindir sonra...
Sonra birini daha...
Birini daha...
Daha....! ?
Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur..
Gemiler gitmiş
Sen yorulmuşsundur...

' Üstüme gelme hayat....!
Gemi olmuşmusundur..? '


Kocaman bir mahalleden
Daracık bir sokağa.
Sokaktan ufacık bir eve
Evden odaya....
Yağlarından tiksinir gibi
Kurtulmak ister gibi
Kapatmışsındır kalabalıklara kendini...
Gitgide yanlız kalmışsındır...
Yalın yaşanan gecelerde
Gitmekle kalmak arasında dolanırken...
Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını...
Yalnız...Korkak...Kekeme....

' Üstüme gelme hayat...!
Kıyarım kendime....! '

///Cafer YILMAZ





11-03-2007

sussun şimdi herşey...müzik bile..

giremesin senle aramıza hava bile..

sen içimin hayat ışığı, sen gözlerimin nemi, sen yaşama sebebim...uzanayım şimdi yanına..farketmez mezarda bile olsak...ruhum ısınsın ruhunun tanıdık kokusuyla...ve gözlerin bakmasın benden başkasına...

kelimeler de kaybetsin kendini, dansetsin bu gece, uçuşsunlar havada, aşkla...bak işte böyle...




22-03-2007
biz ''tutunamayanlar'' için bir gece daha sona yaklaştı...sabah olduğunda, bilmem kaçıncı saçmalık döngüsü başlayacak yine...hayat koşacak bizim yerimize...biz ölümü soluyacağız hepinizin yerine...

en yaşarken hem de...

''biz'' diyemeyecek kadar yokum şimdi...kalabalık olduğumu sanırken de var değildim...

biraz karışık, farkındayım...ve fazlaca anlamsız...ne yapayım, daha fazla anlamlandıramadım...hayatı...

birkaç kırık cümle işte...susuversin şimdi...çoktan olması gerektiği gibi...





23-03-2007

sabahtan beri bir kına kokusu burnumda...çocukluğumun en özel kokusu...hani ''uyumazsan kınan tutmaz!'', ''köpekler havlamadan uyuman lazım..''masallarıyla harman edilen,avuç içimi buruş buruş boyayan,heyecandan uyutmayan kına...

bir ara da kiraz kokusu gitmiyordu burnumdan...iyice sınıra yaklaştım demek ki...ya da çoktan geçtim de farkında değilim...delilik zor zanaat...


farkında olduğum; çok özlediğim...cevizler daha yeni oluyorken bahçenin kuytularında ellerim ceviz lekesi...kiraz ağacının en tepesindeyken,çıkıveren rüzgar...binbir merakla kazılan bahçe köşeleri...ırmak kenarında balık tutma sohbetleri...okul sonrası forma bir tarafa fırlatılıp çağla ağaçlarıyla yarenlik...ellerime dikenler bata bata toplanan böğürtlenler...evin çatısına çıkılıp gelene geçene fırlatılan cevizler...

ve derin bir sessizlik...acaba anılar eskidikçe mi oluşuyor bu sanı,yoksa gerçekten her istendiğinde bulunuyor muydu ıssız bir köşe?

upuzun çamaşır yıkama günleri...günün sonunda bahçede bir leğende yıkanacağını bilmenin çaresizliği...( )

ve kirlerin yıkamakla çıkacağını bilmenin huzuru...

sıcak,uykulu öğleden sonraları...uykunun ne ele geçmez nimet olduğunu bilmeme saadeti...bahçenin her yanını dolaşan küçük su arklarını koca nehirler gibi hayal etme özgürlüğü...ve o koca nehirleri çocuk adımlarınla aşmanın mutluluğu...

çocukluğum...insanlığım...yok,insanlık daha sonraya rastlıyor..önce melekliğim...





25-03-2007

nasıl bağıra bağıra ağlamak geliyor içimden...nasıl ıssız bir yere ihtiyacım var şimdi anlatamam...

içim öyle acıyor ki,acaba diyorum şöyle çok acı biber yesem,bastırır mı?

görünürde hiç sebep yokken,ya da sebebi bulamadan gitmek istediniz mi hiç?en uzağa..orası neresiyse artık...sizi geriye,buraya mesela,bağlayan hiçbir bağınız olmadan...bir el valizi hafifliğiyle...dönmemecesine hem de...

ağlamak istiyorum...ağlaya ağlaya gitmek...sebebi de biliyorum üstelik...öyle çok eksiğim var ki,fazlayım buralarda...

giderken kendini de götürmek isteyebiliyorsan kolay...ya kaçmak istediğin kendinse?!

gidecek yer yok o zaman...belki cehennem...o da korkutmuyor,tadını biliyorum çünkü...


25-03-2007

bu,bahar değil anne...buraya bahar gelmiyor...kışla ısıtmaya çalışıyorken henüz ruhumuzu,yaz kavuruveriyor ayazıyla...

kiraz kuşları ötmeden bahar gelmez ki oysa...erik çağlalarını günbegün çocuk sabırsızlığıyla ölçmeden büyümüş mü diye...papatya sarmamışsa her yanı...toprak kokmuyorsa tüm benliğin?

çimen görmüyorsam nasıl anlarım baharın geldiğini...sen bahçemizde ocak yakıp sacta börekler pişirmiyorsan bahar kokar mı orası?bu kaçıncı bahar, iki mi,üç mü?babam bahçemizi çapalamıyor değil mi artık?sen de gizlice özlüyor musun anne?özlemek gururuna dokunuyor mu senin de?

bazen susmak bile yoruyor mu seni de?





26-03-2007

ne eksildi yine?fazla gelen neydi peki?

sen ''nefes almak'' için gittin benden...bense sensiz nefes almayı bilmiyordum...bilmiyorum!

sen ''özgürlüğü'' seçtin...bense gölgenden başka saltanat tanımıyordum...tanımıyorum!

sen ''uzakları'' vatan ettin kendine...bense sensizlikten başkasını gurbet görmüyordum...görmüyorum!

sen yaşıyorsun...bense................................ ..............................
........



off neyse ne!...





29-03-2007

tutunduğum eller bir bir bıraktı uçurum kenarlarında...ellerim en iyi, ayazın sıcağını bilir bu yüzden...olsun,alıştım ben...

bir duvar dibi lazım bana şimdi...yol ortasında rüzgarın tokatladığı olmaktan yoruldum...köşeye çekilmek istiyorum...susmak sadece...ölüm kadar sessiz kalmak...

senden geriye baş ağrıları kaldı, bir de akşam üstleri aniden gelen ağlama nöbetleri...sebepsiz...

atlatırım bunu da değil mi?atlatır mıyım?





01-04-2007

mektuplar biriktirdim sana,sayfalarca...ben yokken...
içimin tüm coşkusuyla gevezelik ettim seninle...ve içimin tüm hüznüyle sustum günlerce...sustum ve omzunda ağladım...sen yokken...

bildiğim tüm kelimeleri unutana kadar döktüm içimi sana...senden ne kaldıysa...

bazen öyle kırdın ki beni, olmayışınla, kavga ettim senden başka herkesle sen yerine...yine de bir sen bildin gözyaşımın nedenini...

sorular sordum sana,senin asla cevap vermediğin...benimse cevap vermeye cesaret edemeyeceğim...

çok şey beklemedim senden...küsmedim de sana hiç...bütün gün sürmüşse de kavgamız biz barışık girdik yatağa...hep affettim ne varsa aramızda ve öyle sarıldım yokluğuna...

ve her gece dualarla emanet edip seni Allah'a, adaklar adadım var olman için...


__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 02:01 AM   #6 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Cevap: Eskilerim ;

01-04-2007

gittin...boğuyordum seni sevgimle...''nefes almalı''ydın...sen nefes al diye ben tuttum nefesimi...önemli değildi...

ben yaşardım bir şekilde, nefes alıp verişlerimin adı değil miydi yaşamak?...

yine de...

giderken çok şey bırakmadın bana...sadece, artık nefes almayan bir SEN!...




06-04-2007

duramıyorum melek bakışlım, susturamıyorum hıçkırıkları...ama büyüdüm artık, burnumu koluma silmiyorum...

söz vermiştik beraber ölmeye...yine mi tutmayacaksın sözünü? beni de götür lütfen,her nereye gideceksen...melekler cennete giderdi değil mi?ben gelemem ki o zaman...

canını vermek istediğinin yanında olamamak nasıl birşeydir biliyor musun?ya O'nun canının seni istememesi?O senin canındır,sense O'nun istemediği...

ben nefesimi tutuyorum sen gittiğinden beri...bundan sonra da gereksiz artık...istemiyorum senin olmadığın herhangi bir hayat!...

seni çok seviyorum...ama affetmeyeceğim, yanında olmama izin vermediğin için!...

şimdi tek duam: lütfen önce ben!...







07-04-2007

lütfen hasret bırakma artık beni sana...ve kırma artık gururumu...paramparçayım...

çok mu şey istiyorum?bir nefes sadece...birlikte son nefes....

Allah'ım içim kanıyor!çektim cezamı!razıyım ateşine!alıver artık beni...ben beceremiyorum gelmeyi...




11-04-2007

öyle itmişsin ki uzağına, yaklaşamıyorum yanına artık...

sen ''nefes alırken'', ben açtığın yarayı iyileştirmeye çalışıyordum...gördük ki, insan aşka balıklama atlarsa, kafa üstü çakılmaya da hazırlıklı olmalı...ben asla hazır olamadım...

olsun...öğrendim senden DE birşeyler...sen kızarsın o -de bağlacına...yok, merak etme,yarışamaz kimse senle...senden hayatımın en büyük dersini aldım ben!

-sev-me...
-sev-sen de as-la bel-li et-me...
-gururunu mukaddes bil herşeyden...aşktan bile!

dilenmeye alışmak yeterince kötüydü...ama en kötüsü boş çevrilmeye alışmak oldu!




12-04-2007

sırtını dönmen için izin almanı şart koşan bir terbiyenin etkisiyle;

arada kilometreler varken de uyunur birlikte..

uzağına attığından beri, zorla toprağına tutunan köklerim yeniden savruluyor...küstüm sana...sırtımı dönebilir miyim şimdi?





16-04-2007

hiçbir şeyim olmak için ne çok uğraştın...herşeyim olmak yetmedi sana değil mi?

şimdi madem kimsem değilsin,bırak beni kimsesizliğimle...iz kalmasın senden...

kabuk bağlayacağın günü bekliyorum, ölmeyi beklediğim gibi...






17-04-2007

yerimdeyim...ben bıraktığın yerdeyim...bıraktığın gibi değilim pek...sen seviyorsun diye uzattığım saçlarımı kestirdim bugün...tebessümün anlamını unuttum epeydir...arada bir, gereksiz histerik bir kahkaha...yok,delirmedim henüz...

en neşeli nota bile ''ağla!'' komutu veriyor sanki gözlerime...engel olamıyorum kendime...engel olmuyorum...birşeylerin diyetini ödediğimi biliyorum...senle canlanan yaşama isteğimin belki...hayat yabani bir peri kızı gibi, kendini sevenleri mutlaka pişman ediyor...ya da bana kastı var...yaşadığımı belli etmeden yaşayıp gidiyorum işte...yok,delirmedim henüz...

bütün gün koşturdum,çırpındım; sen gelme aklıma diye...ama gece yalanı sevmiyor...gece emrediyor; senden başka şey düşünmüyorum...başka şey de bilmiyorum...yok,delirmedim henüz...biraz daha vakit var...




22-04-2007

iki tarafını, dalları gökyüzüne değen ağaçların çevrelediği koyu gölgeli bir yolda yürüyorum...başım önümde ama üzerime düşen gölgelerin dansedişlerini hissedebiliyorum...yalınayağım...ayağıma batan çakıl taşları var, görüyorum ama acıyı algılayamıyorum...

üzerimde ''herzamanki gibi'' beyaz tülden bir elbise var...hem yürüyorum hem bu giysinin bilinçaltımdaki anlamını çözmeye çalışıyorum...ve buluyorum sebebi...neden yara etmiş bu?oysa kendim seçtim gelinlik giymemeyi...etekleri uçuşuyor beyaz elbisemin...aldırmıyorum...

yürüyorum...yolun nereye çıkacağını merak ederek...aslında merak sayılmaz bu...içimde bir yerlerde var bunun cevabı...ama bu sefer korkuyorum cevabı aramaya...başım sanki boynuma rapdedilmiş gibi kaldırmıyorum yerden...belki baksam göreceğim...bakmıyorum...

iki yanımdaki ağaçların hareketliliği çarpıyor gözüme...mevsimler değişiyor!yapraklar savruldukça önüme, üşüyorum...yaz arkada kalıyor, dönemiyorum...ve bahar hiç gelmeyecek, biliyorum!...ağlıyorum...

beni gören birileri var mı diye tedirgin oluyorum...ağlamak ayıptı çünkü...sonra buz gibi bir gerçek çarpıyor yüzüme...yalnızım!...içim titriyor...ve tutmuyorum artık kendimi...hıçkırıyorum...

yürüyorum...durup dinlenmek istedikçe sert soğuk bir rüzgar arkamdan itiyor,hissediyorum...yorgunum...ayaklarımdan sızan kanların oluşturduğu, yerdeki izlerime bakıyorum...biri benim buradan geçtiğimi bilecek...gülümsüyorum...biri? kalbimizin aynı anda aynı ritmle attığı birini düşünüyorum...yüzyıllar kadar eski sanki...unutuyorum!...





03-05-2007

uyuyor musun gözümün bebeği?

ben ağzımda o kurşun tat, gözlerimi sıkarken ağlamayayım diye...ben gecenin en dibinde, kimsesizliğimin devasalığından korkup titrerken...

sen de korkuyor musun ölümden?koşa koşa varmak istediğin yer, kabusun oluyor mu bazen?sen söyle sırrım;ölüme yaklaştığını bilmek arttırıyor mu vedaların hüznünü?büyüyor mu yetimliğin?

hayatın gözlerini acıtan ışıltısından kaçmak isterken bir gölge serinliğe, en dipsiz siyahlıkta alev almak...varacağın yerin dehşetinden eminsen yola çıkmanın heyecanı kalmıyor değil mi?yine de durmuyor ayakların...

hiç susmayacak mı içimizin yargıcı?kaç darağacı daha lazım aşkın temizlenmesi için?kaç af lazım vicdanın hücresinden azad olmaya?

bitecek mi birgün?

bittiğinde ben kalacak mıyım?

uyu gözümün bebeği...uyuyabilirsem rüyama gel bir kerecik...yüz yıl azap için son bir günah daha...elimi tut bu gece.............................




03-05-2007

öyle yorgunum ki, hemen burada bırakasım var...topu topu birkaç anı çocukluğumdan...başka şey almayayım yanıma...geri kalan ne varsa bağışlayayım ömrü kısalara...

soruların olmadığı,cevapların aranmadığı yere...suskunluğun cezasının ''deli'' yaftası olmadığı yere...sevmelere bedel ödettirilmeyen yere...olmayan yere...hiçliğe!...

koca bir vicdan yarasıyla nereye kadar sürüklerim bu cesedi?hayat aktı gitti çoktan gözlerimden...acının tortusunu bırakarak geriye...katmerleşmiş irinleşmiş nasırlaşmış bir derin acı...


bahar var orda bir yerde, biliyorum...sonsuz...''sonsuz''un can yakmadığı bir bahar...yeterince derin uyursam görür müyüm?





05-05-2007

garipti bu sefer...şaşılacak kadar huzurluydum...ılık bir yerdi...üşütmeyen ve terletmeyen bir iklim...üzerimdeki giysiler varla yok arası, ipek gibi bir dokumaydı...vücudumu hissetmiyordum...daha doğrusu kendimi vücudumdan ayrı algılıyordum...kendime yukarıdan bakabiliyordum...hiçbir acı yoktu...alabildiğine huzur...hem şaşkındım hem gitgide tedirgin oluyordum...kafamda bunca düşünce varken, içim bu kadar yaralıyken böylesine huzurlu olamazdım...bir gariplik vardı...insan tüm kaygılarından ancak öldüğünde arınır...işte o zaman ölmüş ya da ölmek üzere olabileceğim geldi aklıma...korktum!...sorgulanacak mıydım?cezalandırılacak mıydım?O beni sevmezdi pek...haklıydı!ama...sevmese şu ömrümce görmediğim huzuru hediye eder miydi bana?belki yanılsama...ama burda şimdi...huzur benimle kalabilirdi, onu sorularımla bozan bendim!cenneti cehenneme çeviren vicdanımdı!rahatladım anlayınca...huzur ne değerli, ne lezzetli bir şeymiş...ve geriye kalan herşey ne önemsizmiş...sustum ve teşekkür ettim...

sonra...uyandım...uyandığımda vicdanım yanımdaydı...sarıldım üşümemek için...ateş olduğunu bile bile...


__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 02:02 AM   #7 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Cevap: Eskilerim ;

07-05-2007

yalnızlıklarımızı kaynaştırmaya çalışıyoruz sadece...ıssız, kuytu köşelerimiz birbirine aşık olsun istiyoruz...bir başınalığımıza arkadaş arıyoruz...oysa hiçbir yalnızlık bir diğerine ilaç olamaz...hiçbir yalnızlık başka yalnızlıkların kalabalığına katılmaz...ne çok acı çekmemiz gerek bunu anlamamız için...ne kabuk bağlamaz yaralar, ne dipsiz yalnızlıklar getirir ellerinde, her yabancı yalnızlık...

birlikte bir bütün olmayacağız!olsa olsa iki yarım yalnızlık!....



08-05-2007

çok yoruldum bugün...çok istedim gözden kaybolmak...akşamın olmasını ve artık oturabilmeyi iple çektim bütün gün...21 çocuğum var bu yıl...içlerinden biri, kıvırcık siyah saçlı, kara gözlü, cilveli bir melek...bugün kanatlarını saklamış, tüm gün itiştik durduk...hiç gülümsemedik birbirimize...bakışlarımızla okşamadık birbirimizin saçını...tam gitme saati geldiğinde; annesinin kollarına koşmak yerine yanıma sokuldu...6 yaşın resmiyet bilmez masumiyetiyle; ''seni öpebilir miyim?'' dedi...yutkundum sadece...hızla öpüp kaçtı...seslendim arkasından...''ben seni öpmedim?'' dediğimde sarıldı boynuma...dinlendim melek kollarında...

birgün de böyle bitti...

O küçük melek, beni çıkarsız seviyor, aramızda sevgi bağı oluşturmak için ne vaatler, ne hediyeler, ne para...hiçbiri gerekmedi...O'nun, menfaat için oynadığı küçük ayak oyunları yok...yalan nedir bilmiyor...sevginin sahtesini hayal bile edemez...başkalarının zaaflarını kullanmayı düşünemez...sözleri de gözleri gibi...içinin aynası, dupduru...

saflığın, lekesizliğin bu dipsiz derinliğini görünce...alışmasın gözlerim ''büyüklerin'' sığ dünyalarına...kavgalar ne anlamsız, yalanlar ne kısır, bilseler...bilsek...


tek istediğim, dokunulmasın sınırlarıma...bana ait TEK şey; yalnızlığım...onu da kalabalık etmesin sahte sevgiler...

''yalansan baştan aşağı; görmeyeyim gözlerini, UZAKTAN SEV...''






09-05-2007

yeterince gevezelik edersem acım hafifler mi?eğer sürekli gülersem, içimi de inandırabilir miyim mutlu olduğuma?ölürsem unutur muyum peki?!

iki haftadır yemek yiyemiyorum...sabahları birkaç lokma zorla...diğer öğünler yok...hızla zayıflıyorum...tüm gün başım dönüyor, bayılmamak için sıkıyorum dişlerimi...başka şeyler için de...şeker ve tansiyon iflas etti en sonunda...

içimden gelmiyor yaşamak...yaşaması gerekenler ölümle köşe kapmaca oynarken olmuyor işte...direnmeliydin oysa...kabul etmeliydin tedaviyi, yaşatmalıydın ikimizi de...sen vazgeçmişken ben hangi güçle tutunacağım hayata?ne için?

ölümü dört gözle beklediğini biliyorum...bekle biraz daha...önce ben!...




11-05-2007

-gözlerini sımsıkı kapat şimdi...ben ''aç'' diyene kadar açma...hayal et sadece...tüm hayallerini gerçekleştireceğim...gözünü açtığında bambaşka olacak herşey...
-sahi mi?!bu olağanüstü!
-hayat da öyle...hadi başla...
-(O iyileşsin hemen...tüm kötü alışkanlıklarından kurtulsun...sağlıklı uzun bir ömrü olsun...bir ailesi olsun...sarı kıvırcık saçlı bir kızı...hiç derdi olmasın...istediği kadar parası olsun...dostları olsun,gerçek dostlar...üzmesin onu hiçkimse...biraz kilo alsın...güçlü olsun,dövemesin kimse onu...canını yakmasınlar hiç...sevdikleri hep yanıbaşında olsun...hiç ayrılık yaşamasın...ölüm görmesin hiç...uzun ömrünü, sağlıkla, aklıbaşında tamamlasın tam istediği vakitte...ve cennete gitsin...orada da sevdikleriyle sefa sürsün.........)
-peki sen?kendin için bir dileğin yok mu?
-O'nun için dilediklerim olsun, hemen şimdi ölmeye hazırım!





11-05-2007

O şiirin anlattığını bana bir zaman ''biri'' söylemişti...masumdum belki de o zamanlar...bilmediğim ne çok şey vardı hayat hakkında...insanlar hakkında...O anlatıyordu, ben şaşırıyordum, o şaşırıyordu bilmediklerimi duydukça...

bana hayatı öğreteceğini söyledi birgün...seziyordum bunun huzur getirmeyeceğini...ama ''bilmiyordum''...öğretti! iyi bir öğrenciydim...ellerinde şekilleniyordum...O bir ''yoldaş'' çıkarıyordu benden...oysa benim tek yoldaşım vardı;yalnızlığım...

öyle iyi öğrendim ki, öğrendiklerim ilk onu vurdu...özgürlüktü ilk ders, tahammül edemedi O'nun dışında özgür olmama...karşındakinin zaafına göre adımdı bir diğer ders, tek zaafı bendim...

neyse...hep ''hayatı öğretmek'' iddiasıyla gelirler, öğrendiklerini denediğinde, ya da ondan daha iyi öğrendiğinde şu saçmasapan çocuk oyunlarını....arkalarına bakmadan kaçarlar!

çok oldu...şimdi masumiyetten çok uzaktayım...keşke hiç çıkmasaydım içimin kuytusundan...


çok eskiden, çocukken, gençken hep kendimin aynısı birinin olduğunu hayal ederdim...ben gibi düşünen ben gibi hisseden ben gibi yabani...bulamadım...yoktu...üstelik her deneme hayal kırıklığıydı...başkaları...ne kadar da farklıydı benden...başka bir dünyadan düşmüş gibiydim...dilimiz bile farklıydı sanki...kelimeler aynı ama ifade ettikleri farklı...konuşmazdım çok...hatıra defterlerim vardı bittikçe toprağa gömülen,ateşte yakılan....

sonra vazgeçtim...tam olarak ne zamana denk geldi bilmiyorum...yetişkinliğe geçerken mi, gerçek dünyaya adım atınca mı?büyüdüm...hep yaşımın iki katı...biliyorum artık, aynımın olmadığını...aramıyorum da...belki kendim gibi birine tahammül edemeyeceğimden...

ya da kendimin bile kalabalık gelmesinden...yalnızlığıma ortak istemiyorum...ben böyle iyiyim...yalnızlık kıskanç bir eş gibi...aldatılırsa kalabalıklarla; ÖLDÜRÜR...aldatılırsa; KALABALIKLARLA ÖLDÜRÜR....





16-05-2007

sanırım oluyor!

senden önce ölmeyi dilemiştim hani...yürüyen, yok hayır; koşturan bir ölüden farkım yok artık...sadece ruhen değil...bir seni unutmayı beceremeyen hafızam kendini tümüyle imha ediyor...(kullandığım ilaç özellikle beyne verdiği ağır tahribat yüzünden toplatılmış!)

düşüncelerimi toparlayamıyorum...ilgimi odaklayamıyorum...konuşmamın başı ile sonu arasında alaka olmuyor çoğu zaman...elimde değil...yok, acımıyorum kendime, böyle mutluyum ben...

sadece...artık ''sen''li uzun cümleler kuramayacağım galiba...






19-05-2007

sensiz ölmemeye yemin etmiştim...şimdi varlığın da öldürüyor, yokluğun da...çeksen gözlerini aklımdan...silsen adını dilimin ucundan...yok, olmaz gitme uzağa...beni gönder...azad et artık toprağından...senle çürüdü köklerim...zorla tutunmaya çalışmanın anlamı yok...bırak savrulayım o ölümden bu ölüme...

gönder gideyim...izin verme arkama bakmama...





20-05-2007

akşamın karanlığı istanbula değil, içime çöküyor sanki...sevmiyorum bu saatleri...ya gece olmalı ya gündüz...ya gecenin dinginliğinde geçmeli hayat, ya öğlenin neşesinde...

dikenli tellerim...onlar en çok bu saatlerde batıyor kalbime, beklenenlerin ellerinde huzur getirdiği sızlatan nakaratta...birşey eksik; ya beklenen gelmiyor, ya getirdiği huzur değil...ve yüz yıllık eksik bulmaca...bu akşam da yok cevabı...

öyle uzağım ki şimdi herbirinizden, vefa fakiri aşklarım; küçücük görünüyorsunuz...gözleriniz? onlar hiç yok...sakinleşin, yalanlarını göremem burdan...peki eskiden? sevgiyle mi bakardınız sahiden? ömürler feda edilmeliydi herbirinize! kalpler parçalanmalıydı aşkınızdan! akıllar teslim olmalıydı birkaç şirin sözünüze! ölünmeli ve sorgulanmamalıydı cennet-cehennem!

ben korktum elinizi tutmaya, siz uzaktınız tutamayacak kadar...yetmedim aşkınızın büyüklüğüne(!)...ve gitgide küçüldünüz işte böyle...

şimdi siz masaldaki yerinize, ben dikenli tellerimin arkasına...birbirimizi gözden kaybedene kadar uzaklaşalım aşktan...

geçiyor yavaş yavaş...gün geceye dönüyor...ben ıssızlığımın sıcak yuvasına...ellerimde huzurla...



28-05-2007

ben senle ölüme gülümserken gittin sen!
gülümsemedim bir daha...
ben senin ışığında uçarken gittin sen!
kanatlarım yok artık...
kalbim senle çarpıyorken durdun sen!
kalpsiz diyorlar bana...
ben seni yere göğe sığdıramazken kayboldun sen!
hayat, karanlık koca bir boşluk şimdi...


gittin ve ben öldüm........


ben yaraları sarmaya çalışırken ab-ı hayat olsan da dönme sakın...
ben ismini unutmak için onlarca ilaçtan medet umarken, zikrin şifam olsa dönme sakın...
gözlerim karanlığa alışıyorken güneş olsan doğma artık..
ben cehenneme hazırken, ellerinde cennet olsa da dönme artık...
ben, senden kalan boşluğa yine senden birşeyi; nefretini koyarken, adın AŞK olsa dönme artık...

nefes almıyor artık bu aşk...eziyet etme maktulüne...


lütfen gelme artık........




29-05-2007

sevgiden de aşktan da hayata bağlayan ne varsa hepsinden de daha güçlü daha yenilmez bir duygu var: GURUR !...

çok sevdim, ölecek kadar...mecazi anlamda değil, en gerçek en somut haliyle, ölebilecek kadar sevdim...cenneti feda neydi ki, O'nunla aynı cümle içinde anmaya bile layık görmedim...dizinin dibi olsaydı, cehenneme razıydım...

O'da sevdi, hayat verirken kan revan içinde bırakarak...açtığı her yara sarılırdı da...gururumun kan kaybı öldürürdü beni...O'nsuz öldürürdü !...



AFFETMEM !....





01-06-2007

çok üzgünüm...şaşırttığımı biliyorum...sadece bir yığın ''keşke'' var dilimin ucunda...

içimde bir yer, eski bir yara feci acıyor...geçmemiş hala...masal bitmiş, kabus kalmış, AŞK YOK, acısı kalmış...

bugün kimseye iyi davranasım yok...hakettiklerini bildiğim halde...

içimdeki savaşçı and içti, beni yeni acılardan korumaya, hayal kırıklıkları batmasın kalbime diye yükseltiyor duvarlarımı...son kalan birkaç iyi niyet ganimetinin heba olmasına aldırış etmeden, arkama bakmama fırsat vermeden sürüklüyor beni ıssızlığıma...

beceremiyorum işte...SİZler gibi olamıyorum...adımın sonuna hiçbir çoğul takısı tutunamıyor...şimdi gömmek lazım kendimi en tekil yalnızlığa....

__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 02:04 AM   #8 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Cevap: Eskilerim ;

01-06-2007

ey gururlu MüNZeVi;

kaldır başını biraz...gözlerin haketmedi mi artık, yerin kahverengisi yerine göğün özgür mavisini?!

unut göz yaşının tadını...sil kalbinin tellerinden bildiğin tüm notaları...göm aşkı en derine...yalnızlıktan başka yoldaş arama yanına...gururundan başkasını duyma...kapat tüm sözlere kulağını...onlarca tecrübe, fısıldasın sana hayatın TEK doğrusunu...

itibar etme yaldızlı iltifatlara...insanın başkasında sevdiği şey, kendi aksidir...oyalanma aynalarla artık! sırrın ötesine bak sen...suretlerle dolsa da dört yanın, asl'a dik gözlerini korkusuzca...

sessizliğini armağan et, kalbini isteyenlere...cesedini sun hayatını çekiştirenlere...sorularını yut, cevaplar sahte...cevap verme hiçbir çelişkiye...hayal kırıklığı bekleme artık duvarına tuğla eklemek için...senin hayal kırıklıklarınla surlar yükselirdi taa vadedilen cehenneme kadar...

öyle yükseltki kaleni, ışık bile sızmasın içeriye...hayatın göz kamaştıran sahteliğine aldanma, yolunu bulduracaktır en karanlıkta bile, onurunun nuru...

kalabalıklar giremesin yalnızlıkla arana...bilmesin SIRrını en usta sevgi arsızları bile...etrafın insan yığınlarıyla doluyken öyle maharetle gizlen ki ruhunun KUYTUsuna, göremesin en keskin gözlü dostluk avcıları bile...


hadi tak şimdi maskeni, çekil usulca iNZiVaYa, ıssızlığının hira'sında...




02-06-2007

öyle bir gitmelisin ki, yeni geliyorsun sanmalılar...

sen gülümserken kaygısızca, onlar da gülmeli ''anlamsızca''...

incitmemeli gidişin, sende de incinecek birşey kalmamış olmalı arkada kalandan...


sessizce olmalı gidişin, cümlelerini hakedene, anlayabilene saklamalısın...


veda edenin olmamalı sen giderken, her veda yeni bir ''hoş geldin'' i kabul ediştir...olmamalı senin geri dönüşlerin...


şimdi susmalı biraz, kapatmalı gözlerini yalanlara...

ama boyun eğdiğinden değil, değmediğinden!

sır olmalı gidişin, mesela bir gece yarısı....




04-06-2007

ölmek lazım...nedensiz...neden aranmayacak kadar silikce...aniden...vedaya zaman bırakmadan...basitce...ayak altı edilmiş yükseklerin inadına basitçe...göze alarak gözden yitmeleri...sessizce...ruhunun geveze çığlıklarına yastık kapayıp...hasretten kaçarak en çok, ama hasret bırakmadan...

ölüm pek nazlı...benim cesaretim kaçak...beklemek esaret, gün yüzü görmemiş...

bitkin düştüm özlemekten...ve bu sabah hayata gömdüm kendimi!...



06-06-2007

neden hayatın tam tersi istikamette yürüdüğünde ölüme varmazsın?

hayatla bu kadar alakasız olman, hayatın senle tanıştığına memnun olmaması neden ölümle ''haşır-neşir'' etmez seni?


hayatla hasımsan ölümle neden hısım değilsin?


sorular neden var?

ya cevapları? onlar neden yok?!!






27-06-2007

düşüyorum hızla !..yüz yıldır düşüyormuşçasına yorgunum...ya da bu düşüşün içinde doğdum...gözlerim sımsıkı kapalı...nereye çarpacağımı görmek korkusundan...ve ellerim...boşlukta tutunacak yer aramak yerine göğsümde kavuşturulmuş sımsıkı...inatla...umutsuzlukla...

hızla açıyorum gözlerimi !..aynı anda doğruluyorum yattığım yerden...tam karşımda açık bir pencere...gri tülleri uçuşuyor rüzgarla...ağaç kokuyor rüzgar, toprak kokuyor...ve insan kokuyor; kalabalık, umursamaz, uzak...tutuyorum nefesimi...bilincim aydınlanıyor...

saçlarım uzamış...hangi zamandayım?zeminde halı yok...oysa sevmem çıplak odaları bilirsin...sen kimsin?ayaklarım...üşüyor ayaklarım...duvarları neden mavi ve griye boyamışlar?enine anlamsız bir çizgiyle ayırıp, mavi-gri...bir okullarda böyle boyanır duvarlar, bir de......hastanelerde...çelikten bir korku eziyor hücrelerimi...hislerinin, mesela korkunun cisimleştiği oldu mu hiç?senin kadar canlı, senin kadar somut, senden daha güçlü !...korkun çelik grisi, utancın duvar mavisi, kimsesizliğin beton karası...üzerine yürürler bir hastane odasının arsızlığıyla...

ve sorular...odanın ortasına üst üste yığılmış, karmakarışık, dikenli, kördüğüm sorular...her biri sırasını bekler zamana eziyet etmenin sadist keyfiyle...sırası geldikçe her bir soru işareti çengelinden asar seni mavi-gri odanın tavanına...cevapsızlıkla idam edilirsin yüzlerce defa !...

ben dışında her nesne cisimleşip üstüme geldikçe...korkuyorum bu kabusun asırlık tanıdıklığından...düşmek istiyorum geriye doğru, bilinmezin serin huzuruna...huzur !! neden uzak bu kadar? neden cismi yok huzurun?neden umut yalancı bir bulut gibi çekiliverdikçe önümden, kafamı çarpıyorum köksüzlüğün duvarına?her kabus böylesine maddeyken, benim maddem nerde?ellerim..?..göğsümde kavuşturulmuş sımsıkı...inatla...umutsuzlukla.........zorla !..

bağırıyorum maddemin güçsüz fısıltısıyla !..binlerce çığlığın uğultusu doluyor kulaklarıma...susuyorum bildiğim en tiz tonda...yenilmişliğim saçlarımı okşuyor rüzgarın elleriyle...nasırlı, güçlü, alaycı...

bilincim tanıdık kabusların eski ninnileriyle uyutuyor beni...itirazlarım açık pencereden uçup gidiyor insan kokan sokaklara...göz kapaklarım kabullenişin gölgeli ağırlığıyla kapanıyor...ben, cisimleşiyor ağır ağır...çaresizliğin olanca yüküyle...tanıyorum kendimi...yüzlerce var benden dışarıda...umursamaz bir maddeyim şimdi...hiçlik kadar saydam, yokluk kadar varım...hiç olmadığım kadar yokum şimdi...





28-06-2007

hiçlik kadar saydam, yokluk kadar varım...hiç olmadığım kadar yokum şimdi...

30-06-2007

yokluğa adım adım...adım aşk'tı doğarken...gördük yaşadıkça...adım ÖLÜM şimdi...


neyim varsa sana miras kalsın...tüm varlığım; kırık dökük kelimelerim...ben beceremedim anlatmayı, sen anladın mı ?




01-07-2007

GİT !..

Artık ödeyecek bedel kalmadı yaşadığım birkaç mutlu an'a karşılık...canımdan başka !...

onu da hediye sunarım sana, sen GİTtiğinde...


GİTMEzsen komadan çıkamayacak bu kalp...bak çoktan kan kaybetmeye başladı hayat...
GİT yoksa ''arkası yarın''ı olmayacak bu filmin...

her gelişin savurdu bahar çiçeklerimi...aşka kıyam duran ruhumu secde ettirdi gururuna...GİT, ben gitmeden kendimden !...

baharlar tükendi sen varken, cennet serabı gitgide uzaklaştı varlığının çöllerinde...ve içim buz tuttu sevginin hararetinden !...GİT ki yeniden huzur bulayım cehennemimde !...

GİT sadece...hişşttt sessizce !...ruhum duymasın sakın !...



09-01-2008

çöz zincirlerimi artık hayat ! düş yakamdan..ben gitmek istedikçe oyalama sahte renklerinle..hayal kurmanın faydası yok; al pembelerini-mavilerini-beyazlarını benden...bırak beni karalarımla...bırak beni benimle ! kendim bile kalabalıkken kendime, katlanamam başka zamirlere..soy beni gölge benlerden..en yalın halde kalayım, farketmez kürkler içinde ya da yalınayak..ben olayım..

ben susmak istedikçe yana yakıla, her besteden aynı nakaratı dinletme..dursun ruhumun şarkısı..eşlik edesim yok çok zamandır..

yalvarırım sustur içimdeki deliyi ! ne şiirler adasın artık sahte tanrılara, ne methiyeler düzsün uyduruk meleklere..ya aynımdan çıkar karşıma, ya yordurma beni kalpsizlere aşk anlatmaya !

kopar bağlarımı senden hayat..bırak gideyim, arkama bakmama izin verme..artık yanılgılarla yolumdan çevirme beni..hep-si ay-nı..sıyır beni aynılardan..ne varsa bende onlardan iz, süpür kalbimden..insan kokusu kalmasın üstümde..

lutfet hayat, susmama fırsat ver..al kelimelerimi benden, sil sözlerimi, unuttur bu lügati...anlayan çıkmadı...ya yoket sesimi, ya onların dilini öğret bana ! yalanı öğret, vefasızlığı, düşüncesizliği, anlayışsızlığı öğret ! al insanlığımı !...

boşa beni hayat ! ben çok aldattım seni ölümle...at beni en uzağına...bir daha da yüzüme gülme !...





09-01-2008

elimdeki tek şeydi adanmış kelimeler yığını..bir çift gözden yayılan umut için kurban edildi..boğazlandı itirazsız, en güzel yerinden..ve bir meçhul parmakla sürüldü alnıma aşk kırmızısı..

-bana senin olmadığın bir yer söyle !

..ya da çek gözlerini gözlerimden, kırma, ölme direncimi..

kaç kurban daha vermeliyim anlaman için, söz öbeklerinden ?

kaç darağacı daha kurmalı gönlünün bahçesine, gözlerinin önünde kaç sehpa daha çekmeliyim ayaklarımın altından, bir cellat soru işaretinin çengeliyle ??!

-sana benim olmadığım bir yer bul...herhangi bir yer, mesela kalbinin kardan everesti !




aşktanbirvahiy;
''ölmek midir dilediğin ?
-aşık ol ! sev ! sürün !
aşkı bilmek midir istediğin ?
-korkma öl !..''

başı önüne düştü kulun..her ceset kaldıramazdı böyle bir hayat yükünü !..sonra kalbini yokladı; o, çoktan ölmüştü...................




09-01-2008

sustur sözlerini şimdi...dinleyen, anlamaya yanaşmıyorsa neye yarar kitaplar dolusu yazsan ?! zaten yazamazsın istesen de...ilaçlar...cümlelerin sonuna geldiğinde başı hatırlanmıyor asla...ve uygun kelime bulunamıyor hiçbir boşluğa...beynim ......r etti, kalbim de buna kaza süsü verdi...


-''falanca'' şahsın beyin ölümü gerçekleşti ! bir süredir kullandığı yüksek dozda (...) ilacı nihayet beklenen etkiyi gösterdi ! Falanca, el kol hareketleriyle yaptığı açıklamada; ''ötenazi hakkımı kullandım..pişman değilim !'' dedi...


masal, burdan çooookkk uzaklara gitti, kalanlara acil mutluluklar diler, kurbağalarda ısrar edenlere, yanılgıdan uzak, bol sabırlı günler temenni ederiz...




09-01-2008

kalmamış senle başlayan cümle dilimde...

senle ya da ''hiçkimse''yle..


nedir benimle alıp veremediğin, aşk denen yüreksiz ?!

çoktan susmalıydın belki de...


böyle de ölünür bak, senle ya da sensiz !...



uyuyor musun ? ses ver !..
hayır, korkmuyorum ! kısa sürmesi için dua ediyorum sadece...

kaç can daha koparacaksan kopar benden hadi...temiz bitir işini, kalmasın tek iz hafızamda...

BİTTİĞİMDE HABER VER...





23-03-2008

ben yeniden doğdum...cesaret istiyordu, ama ben cesur değildim...şans istiyordu, ben şanssızdım...umut istiyordu, umutsuzdum...ama başlamam gerekiyordu bir yerden...

şimdi, elektrik süpürgesinin kordonu evin bir ucundaki prizdeyken fişin yerini değiştirmeden tamamını süpürebildiğim bir evde yaşıyorum...bir elektirik kordonu boyunda, bir oda bir salon...ama her santimetrekaresi huzur dolu...akşam üstlerinin o kabus karanlığı çökmüyor üstüme, kötü sürprizler bozamıyor düzenimizi...ve ''biz'' gülümsüyoruz..

meleklerim ve ben mutluyuz...çünkü bedelini ödedik...




26-03-2008

ve beni yok sayanların hiç olmadıkları kadar varım ben...görmezden gelecek kadar korkak değil, affedecek kadar cesurum!...
__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 02:05 AM   #9 (permalink)
Üsteğmen
 
Siyahça - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Siyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud ofSiyahça has much to be proud of
Standart Cevap: Eskilerim ;

ne çok acı çekmişim! hafızamın zayıflığına şükrediyorum...

okudukça hatırlıyorum ama, ölümlerden dönmüşüm... :)
__________________

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!)
Siyahça isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2009, 09:43 AM   #10 (permalink)
Site Yaşam Koçu
Mert Ölçer
 
Merto - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Aug 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 660
Tesekkür: 1,067
471 Mesajinıza toplam 3,964 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Merto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond reputeMerto has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Eskilerim ;

Kelimeleri sihirli bir şekilde inciler gibi dizebildiğin bu yeteneğini, mutluluklarını ve heyecanlarını aktarmakta kullanabileceğin yaşamların olsun, yüreğine sağlık siyahça.
__________________
HERŞEY MÜMKÜNDÜR İMKANSIZ ZAMAN ALIR.

http://www.mertolcer.com/
http://www.facebook.com/yasamkocum
http://www.facebook.com/vizyongelistirme
Merto isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
eskilerim


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Eskilerim ;

Yaratıcı Yazarlar Edebiyat Tarih Felsefe Klubü ve Yaratıcı Yazarlar Klubü Eskilerim ; Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız bunlar artık bana küçük geliyor... :) işte eskilerim: avuçlarımı uzatıyorum içlerinde birşey gizleyerek..gizlemem sadece şaşırtmak ve daha fazla sevindirmek niyetiyle...yoksa hep gizli kalmayacak,birazdan sunacağım önünde eğilerek avcumdakini.. eğildiğimde başımı da eğiyorum,yüz ifadeni görmeyeyim diye..hayal etmek istiyorum..belki de yüz ifaden hayallerimi ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Yaratıcı Yazarlar Klubü telkin cd indir izle İstanbul Yaratıcı Yazarlar Klubü nerededir kimdir Yaratıcı Yazarlar Klubü çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Yaratıcı Yazarlar Klubü hipnoz Yaratıcı Yazarlar Klubü olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Yaratıcı Yazarlar Klubü hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Yaratıcı Yazarlar Klubü kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:25 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.