İçindeki Devi Uyandır Kitabından AlıntılarHedef Ön Hazırlık ve Hedefler Makaleler İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız 6. HAYAL KIRIKLIĞI: Hayal kırıklığı, çabucak yenmezseniz, çok yıkıcı bir duygu olabilir. Bir "başaramama" duygusu verir, bir şeyi ebediyen elden kaçırdığınızı hissedersiniz. Daha çok şey bekleyip daha az şey elde ettiğinizde bir üzüntü ve yenilgi duygusu hissediyorsanız, o hayal kırıklığıdır.
... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hedefler Makaleler telkin cd indir izle İstanbul Hedefler Makaleler nerededir kimdir Hedefler Makaleler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hedefler Makaleler hipnoz Hedefler Makaleler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hedefler Makaleler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hedefler Makaleler kuantum düşünce kitap haberi | |
|
20-04-2011, 10:36 PM
|
#131 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar 6. HAYAL KIRIKLIĞI: Hayal kırıklığı, çabucak yenmezseniz, çok yıkıcı bir duygu olabilir. Bir "başaramama" duygusu verir, bir şeyi ebediyen elden kaçırdığınızı hissedersiniz. Daha çok şey bekleyip daha az şey elde ettiğinizde bir üzüntü ve yenilgi duygusu hissediyorsanız, o hayal kırıklığıdır. Mesaj:
Hayal kırıklığı mesajının size sunduğu şey, beklediğiniz şeyin, seçtiğiniz amacın, belki de yerine gelmeyeceğidir. Demek ki artık beklentilerinizi değiştirmek, onları duruma daha uygun hale getirmek ve yeni bir amaca ulaşmak için hemen harekete geçmek zamanı gelmiştir. Bunun çözümü de böyle olacaktır.
1) Bu durumdan öğrenebileceğiniz bir şeyleri hemen bulun. O şeyler size gelecekte, o ilk istediğinizi elde etmenize yardımcı olacak şeyler olsun.
2) Yeni bir amaç seçin. Eskisinden bile daha ilham verici bir şey olsun, aynı zamanda hemen ilerleme kaydedebileceğiniz bir şey olsun.
3) Fazla erken karar vermekte olabileceğinizi anlayın. Bazen sizi hayal kırıklığına uğratan konular yalnızca geçici güçlüklerdir. Bölüm 2'de anlatılan Billy Joel hikâyesine pek benzeyen şeylerdir. Daha önce de söylediğim gibi, Tanrı'nın ertelemeleri, Tanrı'nın reddettiği anlamına gelmez. Belki benim "ara bekleyiş" dediğim döneme girmişsinizdir. Bazen de insanlar kendilerine gerçekçilikten uzak beklentiler seçer, böylelikle kendilerini hayal kırıklığına hazırlarlar. Bugün çıkıp bir tohum ekerseniz, yarın orada bir ağaç görmeyi bekleyemezsiniz.
4) Hayal kırıklığıyla başa çıkmak için kullanabileceğiniz dördüncü önemli çözüm de durumun henüz son bulmamış olduğunu anlamak, biraz daha sabır geliştirmektir. Aslında ne istediğinizi yeni baştan değerlendirin, onu elde etmek için daha bile etkin bir planı gelişirmeye başlayın.
5) Hayal kırıklığı duygusunun en etkin panzehiri, geçmişte ne olmuş olursa olsun, gelecekte olacaklar konusunda olumlu beklenti geliştirmektir. Hissedebileceğimiz en büyük hayal kırıklığı ise genellikle başka bir isim alır, o da... 7. SUÇLULUK: Suçluluk duygusu ya da pişmanlık duygusu, insanların kaçınmak için ellerinden gelen her şeyi yaptığı duygudur ve değeri de çok büyüktür. Bunlar bize acı veren duygulardır, ama yine de değerli bir işlevleri vardır. O değer de, mesajın ne olduğunu duyduğumuz zaman ortaya çıkmaktadır. Mesaj:
Suçluluk bize kendi yüksek standartlarımızdan birini ihlâl ettiğimizi, o standardı gelecekte de ihlâl etmemeyi garantiye almak için bu konuda derhal bir şey yapmak gerektiğini söylemektedir. Eğer hatırlarsanız, Bölüm 6'da size, kişi acıyı bir şeye bağladığı zaman kaldıraç oluşur demiştim.
Bir davranışa yeterince acı bağlarsanız, kişi sonunda o davranışı değiştirir. En güçlü kaldıraç da, kendimize verdiğimiz acıdır. Çoğu kişi için suçluluk, bir davranışı değiştirmek için nihaî kaldıraç sayılır. Ama bazı kimseler suçluluk karşısında inkâra ya da duyguyu baskı altına almaya kalkarlar. Ne yazık ki bu pek sık sonuç vermez. Suçluluk duygusu kaybolmaz, daha güçlü olarak geri gelir.
Öbür uçta da kendini bırakıp suçluluğa teslim olmak vardır. O zaman acıyı kabullenmeye, öğrenilmiş çaresizliği yaşamaya başlarız. Suçluluk duygusunun amacı bu değildir. O aslında, bizi değişim yaratma eylemine itmek için tasarımlanmıştır. İnsanlar bunu anlayamaz, bir zamanlar yaptıkları bir şey için pişmanlık duymayı sürdürür, ömürlerinin geri kalanı boyunca kendilerini küçük hissederler! Suçluluğun bize vermek istediği mesaj asla bu değildir. Onun var oluş nedeni, ya sizi sonunda suçluluk duyacağınızdan emin olduğunuz hareketleri yapmaktan kaçınmaya itmek, ya da eğer standardınızı ihlâl etmişseniz, yeterince acı yaratarak bir kere daha, eskisinden bile yüksek bir standarda adanmanızı sağlamak içindir. Ama bir kere o suçluluk duyduğunuz eski davranışa bakar, samimi ve tutarlı biçimde değerlendirirsiniz, ondan sonra da adımınızı atıp ilerlersiniz. Çözüm:
1) Kendinizi bağlamış olduğunuz kritik bir standardı ihlâl etmiş olduğunuzu kabullenin.
2) Bu davranışın gelecekte asla bir daha olmayacağına kendinizi adayın. Bir kere daha yaşasanız, o suçluluk duyduğunuz durumda nasıl davranacağınızın provasını yapın, en yüksek kişisel standartlarınızla tutarlı davranışı prova edin. Bu davranışın bir daha asla tekrarlanmayacağına her kuşkunun ötesinde kendinizi adarken, artık suçluluk duygusundan kurtulmaya da hak kazanmış olursunuz. O zaman suçluluk duygusu artık görevini yapmış, sizi gelecekte daha yüksek bir standarda bağlamıştır. Onu kullanın, içine gömülüp kaybolmayın!
Bazı kimseler, hayatın hemen her alanında kendilerine koydukları standartları sürekli ihlâl ettikleri için kendilerini zihnen ve duygusal olarak dövüp dururlar. Sonuçta da bu tür insanların çoğu başka bir duyguyla karşılaşır, o da... 8. YETERSİZLİK: Bu değersizlik duygusu, yapabilmemiz gereken bir şeyi yapamadığımızı gördüğümüz zaman ortaya çıkar. İşin zor yanı elbette ki, genellikle neye yetersiz olduğumuzu saptarken çok haksız kurallar uyguluyor olmamızdır. Bir kere, yetersizlik duygusunun size verdiği mesajı iyi anlamak gerekir. Mesaj:
Bu sinyal size, şu anda o iş için yeterli beceri düzeyinde olmadığınızı ifade etmektedir. Daha çok enformasyon, daha çok anlayış, daha çok stratejiler, araçlar ve güvene ihtiyacınız olduğunu belirtmektedir. Çözüm:
1) Kendinize şu soruyu sorun: "Bu durumda bu duyguyu hissetmem gerçekten uygun mu? Gerçekten yetersiz miyim, yoksa olayı algılayış biçimimi mi değiştirmem gerekiyor?" Belki de kendinize yetersiz olmadığınızı kanıtlamak için, piste çıkıp dans ederek Michael Jackson'u alt etme yolunu seçmişsinizdir. Eh, herhalde bu uygun bir algılama sayılamaz. Eğer duygunuz haklıysa, yetersizlik mesajı geldiğinde bir şeyi eskisinden iyi yapmanın yolunu aramanız gerekir. Bu durumda çözüm ortadadır.
2) Ne zaman kendinizi yetersiz hissederseniz, cesaretlendirme sinyaline şükredip gelişmeye bakın. "Kusursuz" olmadığınızı kendinize hatırlatın. Zaten olmanız da gerekmez. Bunu anladıktan sonra, artık kendinizi CANÜ'ye, yani o alanda sürekli ve sonu gelmez iyileştirmelere adayabilirsiniz.
3) Bir rol modeli bulun. Sizin yetersizlik hissettiğiniz alanda etkin olan biri. Ondan biraz antrenörlük hizmeti alın. Hayatınızın bu alanında ustalaşmaya karar verme sürecinin ardından en küçük bir iyileşme geldi mi, artık yetersiz bir insan olmaktan çıkar, öğrenen bir insan olursunuz. Bu duygu çok kritiktir, çünkü kişi kendini yetersiz hissedince öğrenilmiş çaresizlik tuzağına düşebilir, sorunu kalıcı ve kişisel sanmaya başlar. Oysa kendinize bundan büyük bir yalan söyleyemezsiniz. Siz yetersiz değilsiniz. Belki o alanda eğitilmemiş, becerisi eksik biri olabilirsiniz, ama yetersiz olmadığınız kesindir. Büyüklük kapasitesi şu anda bile içinizde hazırdır.
Sorunların kalıcı, yaygın ya da başa çıkamayacağımız kadar büyük olduğunu hissetmeye başladığımızda, bu sefer daha başka bir duyguya yöneliriz, o da... 9. AŞIRI YÜK: Üzüntü, depresyon ve çaresizlik, aşırı yük duygusunun yalnızca ifade biçimleridir. Üzüntü, olan bir olayda güçlendirici bir alan bulamadığınızı hissettiğiniz zaman, ya da kontrolünüz dışındaki insanların, olayların ya da güçlerin hayatınızı olumsuz etkilediğini hissettiğiniz zaman olur. Bu durumdaki insanlar aşırı yük altında ezilirler ve genellikle durumu hiçbir şeyin değiştiremeyeceğine, sorunun çok büyük olduğuna kalıcı, yaygın ve kişisel olduğuna inanmaya başlarlar. İnsanların bu duruma girmesi dünyada kendilerinin başa çıkamayacağı kadar çok şeyin olup bittiğini gördükleri zaman yer alan bir şeydir; örneğin olayların temposu, miktarı ya da yoğunluğu onlara aşırı yük gibi gelir. Mesaj:
Aşırı yükün mesajı durumda sizin için en önemli şeyi yeni baştan değerlendirmeniz gerektiğidir. Aşırı yüklü hissetmenizin nedeni, aynı anda çok fazla şeyle uğraşıyor, her şeyi kaşla göz arasında değiştirmeye çalışıyor olmanızdır. Bu aşırı yük duygusu yüzündan hayatı mahvolan insanların sayısı, başka her duygu yüzündan mahvolanlardan fazladır.
1) Hayatınızda uğraşmakta olduğunuz bütün o şeylerin arasında sizin için en önemli olanını seçip ona odaklanmanız gerekir.
2) Şimdi sizce erişilmesi en önemli olan bütün şeyleri yazın ve onları bir öncelik sırasına koyun. Bu erişilecek şeyleri kâğıt üzerinde görmek bile size olup bitenlerle ilgili bir kontrol duygusu verecektir.
3) Listenizdeki ilk şeyin üstüne gidin ve onun üstesinden gelinceye kadar eylemi sürdürün. Bir tane alanın üstesinden gelir gelmez, hemen hız kazanmaya başlayacaksınız. Beyniniz kontrolün sizin elinizde olduğunu, artık aşırı yük altında olmadığınızı anlayacak, sorunun kalıcı olmadığını bilecek, sizin her zaman bir çözümbulacağınıza inanacak.
4) Üzüntü gibi bir aşırı yük duygusundan kurtulmayı uygun bulamaya başladığınız zaman artık kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanın ve henüz siz anlayamıyor olsanız bile, bunların hepsinde güçlendirici bir anlam bulunduğunu fark edin.
Bizim özsaygımız genellikle çevremizi kontrol edebilme yeteneğimize dayanır. Zihnimizin içinde, çok fazla yoğun talepler aynı anda üstümüze üstümüze gelmeye başladığı zaman, elbette kendimizi aşın yük altında hissederiz. Ama aynı zamanda, kontrol edebileceğimiz şeylere odaklanıp her biriyle birer birer ilgilenmekle durumu değiştirme gücümüz sürekli onların en çok korktuğu duygu, o bağlantısızlık duygusudur ki onun bir adı da... 10. YALNIZLIK: Kendimizi yalnız, ayrı, diğerlerinin dışında hissetmemize neden olan her şey bu gruba girer. Siz kendinizi hiç gerçek anlamda yalnız hissettiniz mi? Sanırım hayatta bunu hissetmemiş olan hiç kimse yoktur.
Yalnızlığın mesajı, insanlarla bir bağa ihtiyacınız olduğudur. Ama bu mesajın anlamı nedir? İnsanlar çoğu zaman bunun cinsel bağ ya da ani yakınlık olduğunu düşünür. Sonra da hırslanırlar, çünkü o yakınlığı buldukları halde, kendilerini yine yalnız hissetmeyi sürdürürler. Çözüm:
1) Yalnızlığa çözüm, hemen uzanıp bir bağ kurarak o yalnızlığı sona erdirebileceğinizi bilmektir. Size önem verecek ve sevgi duyacak insanlar her yerde vardır.
2) Ne tür bağa ihtiyacınız olduğunu saptayın. Bir yakınlık bağına mı ihtiyacınız var? Belki de size temel bir dostluk gerek. Ya da sizi dinleyecek, sizinle birlikte gülüp konuşacak birileri gerek. Gerçek ihtiyaçlarınızın ne olduğunu saptamanız gerekir.
3) Kendinize hatırlatmanız gereken şey, yalnızlık hissetmenin anlamıdır: "Ben insanlan gerçekten seviyorum, onlarla birlikte olmaktan hoşlanıyorum. Şu anda birisiyle ne tür bir bağa ihtiyacım olduğunu saptamam gerek, ondan sonra da derhal eyleme geçip bunu oldurmalıyım."
4) Sonra derhal eyleme geçip uzanın ve biriyle bağ kurun.
İşte on Eylem Sinyalinin listesi artık elinizde. Görüyorsunuz ki bu duygulardan her biri size güçlendirici mesajlar veriyor, bir değişim çağrısı sunuyor ya sahte ve güçsüzleştirici algılarınızı ya da uygunsuz usullerinizi, yani iletişim üslûbunuzu ya da eylemlerinizi değiştirmenizi gerektiriyor. Bu listeden tam anlamıyla yararlanmak için listeyi birkaç kere gözden geçirmeniz, her tekrarla birlikte, her sinyalin size verdiği olumlu mesajları arayıp altını çizmeniz gerekmektedir. Ayrıca gelecekte kullanacağınız çözümlerin de altını çizin. Hemen tüm "olumsuz" duyguların temelinde bu on gruptan biri ya da birkaçının karışımı yatmaktadır. Ama siz her duyguyla, daha önce açıkladığımız biçimde başa çıkabilirsiniz. Altı adımı atarsınız, merak geliştirir, duygunun size sunduğu güçlendirici anlamı ararsınız. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
20-04-2011, 10:38 PM
|
#132 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar "Kendi bahçemizi ekmeliyiz."
VOLTAIRE
Zihninizi, duygularınızı ve ruhunuzu nihaî bir bahçe gibi düşünün. Bereketli, besleyici bir hasat yapabilmenin yolu, o bahçeye sevgi, sıcaklık, takdir gibi tohumlar ekmek, hayal kırıklığı, öfke ve korku gibilerini hiç ekmemektir. O Eylem Sinyallerini, kendi bahçenizdeki yabanî otlar gibi düşünmeye başlayın. Yabanî ot da bir eylem çağrısıdır öyle değil mi? Size seslenir, "Bir şey yapman gerek; bunu buradan yolup, daha iyi, daha sağlıklı bitkilerin büyümesine yer açman gerek" der. Siz kendi istediğiniz türden bitkileri yetiştirin, yabanî otları da, gözünüze iliştiği anda yolun.
Şimdi size on duygusal tohum vereyim. Bunlar, bahçenize ekebileceğiniz tohumlar olsun. Bu tohumlara iyi bakar her gün hissetmek istediğiniz şeyleri hissetmeye odaklanırsanız, kendinize gerçekten bir büyüklük standardı edinmiş olursunuz. Bu tohumlar en yüksek potansiyeli tatmin edecek bir hayat yaratabilirler. Şimdi onları kısaca gözden geçirelim ve bu duyguların her birinin, daha önce hissetmiş olduğunuz "olumsuz" duyguların panzehiri olduğunu görelim. | Offline
| |
20-04-2011, 10:51 PM
|
#133 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
ON GÜÇLÜLÜK DUYGUSU 1. SEVGİ VE SICAKLIK: Sevginin sürekli ifadesi, görünüşe göre karşısına çıkan en olumsuz duyguları bile eritebilmektedir. Eğer biri size kızgınsa, siz Mucizeler Kursu adlı kitaptan alınma şu inanç gibi bir çekirdek inanca sarılarak o kişiyi yine de sevmeyi sürdürebilirsiniz: tüm iletişimler ya bir sevgi cevabıdır ya da bir yardım çağrısıdır. Eğer biri size incinmiş ya da kızmış durumda gelirse, siz de ona sürekli olarak sevgi ve sıcaklıkla cevap verirseniz, sonunda o kişinin durumu değişecek, duygu yoğunluğu eriyecektir. "Eğer yeterince sevebilseniz, dünyanın en güçlü inşam olurdunuz."
EMMET FOK 2. TAKDİR VE MİNNET: Benim inancıma göre, en güçlü duyguların çoğu sevginin bir ifadesidir, her biri bir başka biçimde yönlendirilmiştir. Kanımca takdir ve minnet, en ruhsal duyguların başında gelir, hayatın, insanların ve tecrübelerin bana verdiği tüm güzel armağanların makbule geçtiğini ve sevildiğini düşünceyle ve eylemle ifade eder. Bu duygu durumunda yaşamak, hayatınızı hemen hemen bildiğim her şeyden daha çok zenginleştirecektir. Bunu özenle geliştirmek, hayatı özenle geliştirmek demektir. Bir minnet ve şükran duygusuyla yaşayın. 3. MERAK: Eğer hayatınızda gerçekten büyümek istiyorsanız, çocuklar kadar meraklı olmayı öğrenin. Çocuklar merak etmeyi çok iyi bilir. O yüzden o kadar sevimlidirler. Eğer can sıkıntısından kurtulmak istiyorsanız, merak edin. Merak ettiğiniz sürece, hiçbir şey size yük gibi gelmez. Otomatik oluverir. Ders çalışmayı kendiniz istersiniz. Merakı geliştirin hayatınız sonsuz bir neşe olur çıkar. 4. HEYECAN VE İHTİRAS: Heyecan ve ihtiras her şeye özsuyu katabilir. İhtiras her zor işi harikulade bir fırsat haline getirir. İhtiras, hayatlarımızı hiç olmadığı kadar hızlı bir tempoda ileriye doğru fırlatan eşsiz bir güçtür. Benjamin Disraeli'nin sözlerini özetlersek, insan ancak ihtiraslarıyla hareket ettiği zaman gerçek anlamda büyüktür. Peki, ihtirası nasıl elde ederiz? Tıpkı sevgiyi elde ettiğimiz gibi, sıcaklığı, takdiri, minneti ve merakı elde ettiğimiz gibi onu da elde etmeye karar veririz! Fizyolojinizi kullanın: daha hızlı konuşun, zihninizde imajları daha hızlı canlandırın, vücudunuzu gitmek istediğiniz yöne doğru hareket ettirin. Öylece oturup düşünmeyin. Masanıza abanmış otururken, yüzeysel soluklar alıp verirken, diliniz dolaşa dolaşa, ağır ağır konuşurken içiniz ihtirasla dolamaz. 5. KARARLILIK: Yukardaki duyguların hepsi çok değerlidir, ama bir tanesi vardır ki, eğer bu dünyada kalıcı değerler yaratmak istiyorsanız, ona mutlaka sahip olmanız gerekir. O size sıkıntılı olaylarla, zorluklarla, hayal kırıklıkları ve üzüntülerle nasıl başa çıkacağınızı gösterecektir. Kararlılık, çakılıp kalmakla, içi yıldırım gücüyle dolu durumda çakılıp kalmak arasındaki fark demektir. Eğer kilo vermek istiyorsanız, gözünüzde büyüyen o iş telefonlarını etmek istiyorsanız ya da herhangi bir işin sonunu getirmek istiyorsanız, kendinizi zorlamak yeterli olmaz. Ama kendinizi kararlı bir duruma sokmak, yeterli olur. Tüm eylemleriniz o kaynaktan fışkıracak, otomatik olarak amacınıza ulaşmakta gerekli eylemleri yapacaksınız demektir. Kararlılıkla hareket etmek, tutarlı, adanmış bir karar vermek ve başka her şeyi kesinlikle saf dışı bırakmak demektir. "Kararlılık insan iradesinin uyandırma zilidir."
ANTHONY ROBBINS
Kararlılıkla her şeyi başarabilirsiniz. O olmadı mı, hayal kırıklığına ve başarısızlığa mahkûm olursunuz. Ne gerekiyorsa onu yapma, korkuya rağmen harekete geçme konusundaki istekliliğimiz, cesaret denilen şeyin temelidir. Başarı hissiyle başarısızlık arasındaki fark, kararlılık denilen o duygu kasını güçlendirmekte yatar. Ama onca kararlılık sizin komutanız altında olduğunda, kendi paterninizi kırıp yaklaşımınızı değiştirebileceğinizden de emin olun. Habire duvara toslamanın ne yararı var ? Hele biraz sağa baksanız orada bir kapı olduğunu görecekken! Bazen kararlılık bir sınırlama olabilir. Bu yüzden, özenle geliştireceğiniz bir şey de... 6. ESNEKLİK: Eğer başarıyı garantiye alabilecek bir tohum varsa, o da yaklaşımınızı değiştirebilme yeteneğidir. Aslında bütün o Eylem Sinyalleri, sizin olumsuz duygular dediğiniz o şeylerin hepsi, daha esnek ormanız için gelen mesajlardır! Esnek olmayı seçmek, mutlu olmayı seçmektir.. Hayatınız boyunca, kontrol edemeyeceğiniz bazı şeyler de çıkacaktır.
Kurallarınızda esnek olma yeteneğiniz, olaylara verdiğiniz anlamlar ve girişeceğiniz eylemler, uzun vadeli başarı ya da başarısızlığınızı saptayacaktır, tadacağınız kişisel sevinç düzeyi de buna ek olacaktır. Eğilen kamış, rüzgârdan kırılmaz, oysa koskoca çınar ağacı çatlar, yarılır ve devrilir. Yukarıdaki duyguların hepsini özenle geliştirirseniz, o zaman kesinlikle geliştireceğiniz bir şey daha vardır... 7. GÜVEN: Sarsılmaz bir güven, hepimizin istediği emin olma duygusunu getirir. Sürekli güven hissetmenin, daha önce karşılaşmadığınız ortam ve durumlarda bile güveninizin sarsılmaması, ancak inanç gücüyle mümkündür. Hakkınız olan ve şimdi sahip olduğunuz duyguları zihninizde canlandırıp onlardan emin olun. Onların belirsiz bir gelecekte kendi kendine ortaya çıkmalarını beklemeyin. Güvenli olduğunuz zaman, deneyler yapmaya istekli olursunuz. Riske girmeye hazır olursunuz. İnanç geliştirmenin bir yolu, onu kullanmaya başlamaktır. Şimdi size, pabuçlarınızı bağlayabileceğinize güveniyor musunuz diye sorsam, eminim büyük bir güvenle evet derdiniz. Neden? Tek nedeni, bu işi binlerce kere yapmış olmanız! Bu yüzden güveni de, sürekli kullanarak geliştirin, hayatınızın her alanında ne zenginlikler yaratacağına şaşacaksınız.
Kendinize bir şeyi yaptırabilmek için korku yerine güven sahibi olmak şarttır. Pek çok kimselerin hayatındaki trajedi, bir sürü şeyden sırf korktukları için kaçmalarıdır. O konularda kendilerini daha baştan kötü hissederler. Ama unutmayın, olağanüstü başarılı kimselerin başarı kaynağı, genellikle bir dizi geliştirilmiş inançta yatar, o kişinin o inançlar için de herhangi bir referansı olmamıştır! İnançla hareket etmek, insan neslini ileriye götüren şeyin ta kendisidir.
Yukardaki duyguların hepsini edindikten sonra otomatik olarak tadacağınız bir duygu daha vardır, o da... 8. NEŞE: En önemli değerler listeme neşeyi eklediğim zaman herkes bana, "Sen çok farklısın, öyle mutlu görünüyorsun ki!" demeye başlamıştı. Birden farkına vardım. Gerçekten de mutluydum, ama yüzüme öyle bir şey söylemiş değildim!
İçten mutlu olmakla, dıştan neşeli olmak arasında büyük bir fark vardır. Neşe insanın özsaygısını artırır, hayatı daha eğlenceli kılar, çevrenizdekilerin de daha mutlu olmasını sağlar. Neşede, korku, incinme, öfke, hırslanma, hayal kırıklığı, depresyon, suçluluk ve yetersizlik duygularını hayatınızdan silme gücü vardır. Çevrenizde ne oluyorsa olsun, neşeli olmamakla durumu değiştiremeyeceğinizi anladığınız gün, neşe tohumuna da sahip olmuşsunuz demektir.
Neşeli olmak, sizin Pollyanna olmanızı gerektirmez, dünyaya pembe gözlüklerle bakmanızı, zorlukları görmezden gelmenizi de gerektirmez. Neşeli olmak demek, son derece zekisiniz demektir, çünkü bir keyif ortamında yaşadığınız zaman, hele o keyif çok yoğun olup çevrenize de yayılıyorsa, karşınıza çıkacak her güçlüğü yenebileceksiniz demektir. Neşeyi geliştirin, o zaman dikkatinizi çekmek için o kadar çok sayıda Eylem Sinyali de gelmeyecek demektir! Kendinizi neşeli hissetmeyi kolaylaştırmak için ekeceğiniz tohum ise... 9. CANLILIK: Bu alanı idare etmek çok kritiktir. Eğer fiziksel vücudunuza iyi bakmazsanız, bu duyguların tadını çıkarmak daha zor bir hale gelir. Fiziksel canlılığın var olmasını sağlayın; unutmayın ki tüm duygular vücudunuz tarafından yönlendirilir. Eğer duygusal olarak kendinizi pek de iyi hissetmiyorsanız, işin temeline bakmanız gerekir. Soluk alıp verişiniz nasıl? İnsanlar stresliyken, solumayı keserler, kendi canlılıklarını azaltırlar. Doğru dürüst soluk alıp vermeyi öğrenmek, iyi bir sağlığa giden en önemli ana yoldur. Fiziksel canlılığın bir başka kritik unsuru da, bol miktarda sinirsel enerjiye sahip olmayı garantiye almaktır.
Bunu nasıl yaparsınız? Gündelik hayatta sinir enerjinizi eylemlerinizle tüketmekte olduğunuzu görün. Arada dinlenip yeniden enerji toplama gereği ortadadır. Bu arada sorayım, siz ne kadar uyuyorsunuz? Eğer her gece sekiz on saat uyuyorsanız, büyük olasılıkla gereğinden fazla uyuyorsunuz demektir! Çoğu insan için altı yedi saatlik uykunun optimal olduğu bulgulanmıştır. Genel inancın tersine, hareketsiz oturmak enerji biriktirmez. Aslına bakarsanız, öyle oturduğunuz süreler, en yorgun olduğunuz zamanlara rastlar. İnsanların sinir sistemi, enerji yaratmak için hareket etmek zorundadır. Bir noktaya kadar, enerji tüketiyor olmak size daha çok enerji duygusu getirir. Siz hareket ettikçe, sisteminize oksijen girer, dolaşır, fiziksel sağlık düzeyiniz bir duygusal canlılık yaratır, o da karşınıza çıkacak olumsuz zorluklarla başa çıkmanızı sağlar. Demek ki hayatınızda karşınıza çıkan duyguları idare edebilmek için bir canlılık duygusu hissetmenin kritik önem taşıdığını anlamak gerekir, buna bir de sürekli ihtiras hissetmenin ne kritik kaynak olduğunu eklemekte de yarar vardır. Bir kere bahçeniz bu güçlü duygularla doldu mu, o zaman bu ganimeti paylaşmanın yolu da... 10. KATKI: Yıllar önce hayatımın en zor dönemlerinden birini yaşıyordum. Gece yarısı, arabamı bir otoyolda sürmekteydim. Kendime durmadan bir soru sorup duruyordum. "Hayatımı tersine çevirebilmek için benim neye ihtiyacım var?" Birden kafamda bir ampul yandı, ardından da içimde öyle yoğun bir duygu kabardı ki, arabayı yolun kenarına çekip defterime bir kilit cümle yazmak zorunda kaldım: "Yaşamanın sırrı vermektir."
Dünyadaki tüm duygular arasında en zengin olan duygu, kendinizin kişi olarak kim olduğunuzu hissetmek, söylediğiniz ya da yaptığınız bir şeyin yalnız kendi hayatınıza değil, sevdiğiniz bir başka kimsenin hayatına, hattâ belki hiç tanımadığınız birinin hayatına katkıda bulunduğunu bilmektir.
Beni en derinden etkileyen hikâyeler her zaman, en yüksek ruhsal duyguları izleyerek kayıtsız şartsız seven ve başkalarının iyiliği için eyleme geçen insanlarla ilgilidir. Sefiller müzikalini seyrettiğimde, Jean Valjan tipi beni çok heyecanlandırmıştı, çünkü bu insan hep başkalarına bir şeyler vermek isteyen çok iyi bir insandı. Bu katkı duygumuzu her günümüzde güçlendirmek için yalnız kendimize değil, başkalarına da odaklanmamız gerekir. Ama düşmemeniz gereken bir tuzak vardır, o da başkalarına bir şeyler verirken kendi payınızdan vermektir.
Fedakâr kurban rolüne çıkmak, size gerçek bir katkı duygusu vermez. Ama eğer kendinizi sürekli olarak başkalarına ölçülebilir bir skala içinde verebiliyor, hayatınızın bir fark yarattığını hissedebiliyorsanız, hem insanlarla bir bağ duygusu, hem de bir gurur ve özsaygı duygusu edinirsiniz. Böyle bir duyguyu size ne para, ne başarı, ne şöhret getirebilir. Katkı duygusu, hayatın tümünü yaşanmaya değer kılar. Hepimiz bir katkı duygusu geliştirebilsek, dünyanın ne kadar daha iyi bir yer olabileceğini bir düşünün! | Offline
| |
20-04-2011, 11:06 PM
|
#134 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar ON EYLEM SİNYALİ
1. TEDİRGİNLİK
2. KORKU
3. İNCİNME
4. ÖFKE
5. HIRSLANMA
6. HAYAL KIRIKLIĞI
7. SUÇLULUK
8. YETERSİZLİK
9- AŞIRI YÜK
10. YALNIZLIK ON GÜÇLÜLÜK DUYGUSU
1. SEVGİ VE SICAKLIK
2. TAKDİR VE MİNNET
3. MERAK
4. HEYECAN VE İHTİRAS
5. KARARLILIK
6. ESNEKLİK
7. GÜVEN
8. NEŞE
9. CANLILIK
10. KATKI
Bu duygulan her gün ekin ve tüm hayatınızın daha önce hiç görmediğiniz bir canlılıkla büyüyüşünü seyredin. Size Eylem Sinyallerinin ve Güçlülük Duygularının listesini bir kere daha veriyorum.
Olumsuz duyguları, neyseler o şekilde kullanmayı öğrenme açısından bunların önemini ne kadar vurgulasam azdır. Hani Eylem Sinyallerinin size verdiği mesajları ve çözümleri yazdığınız o kartları hatırlıyor musunuz? Onları gün içinde sık sık gözden geçirin. Şu anda bakarken bile, bu olumlu duyguların, Eylem Sinyallerine birer panzehir olduğunu görmeye başlayacaksınız. Bir başka deyişle eğer rahatsız bir duygu hissediyorsanız, sevgi ve sıcaklık o duyguyu değiştirmenizi çok kolaylaştıracaktır. Eğer korku hissediyorsanız, bir minnet duygusu onu silecektir. Kendinizi incinmiş hissediyorsanız, o zaman da merakı geliştirin, neler olup bittiğini merak edin, o merak, incinmişliği alt edecektir. Öfkeliyseniz, onu heyecan ve ihtirasa çevirince neler başarabileceğinizi düşünün! Hırslanmayı da kararlılık kırabilir.
Hayal kırıklığı, yaklaşımınızın esnekleştirilmesiyle eriyip gider. Suçluluk, güven kazanıp yeni standartlarınıza bağlandığınız anda silinir. Yetersizlik de kendinizi neşeli hissettiğiniz zaman yok olur, artık yetersizlik duygusuna yer kalmaz. Aşırı yük duygusu kişisel güç ve canlılık tarafından giderilir. Yalnızlık da, başkalarına katkıda bulunmanın yolunu bulduğunuz zaman, artık var olamaz.
Şimdi sizi duyguların o basit gücüyle tam yakınlaştıracak bir ödev yapmanızı istiyorum.
1) İki gün boyunca, kendinizi ne zaman güçsüz hisseder ya da olumsuz bir duyguya kapılırsanız, duygusal kontrol sağlayan altı adımı atmanızı rica ediyorum. Duygunun hangi kategoriye girdiğini saptayın, size ihtiyacınız olan mesajı vermekteki değerini kabullenin. Değişmesi gereken şeyin, algılarınız mı, yoksa eylemleriniz mi olduğunu anlayın. Güven kazanın, emin olun ve heyecanlanın.
2) Eylem Sinyallerinin önemli bir görevi vardır, ama onları bu kadar sık hissetmeseniz çok daha iyi olmaz mıydı? Güçlülük Duygularına ek olarak, olumsuz duygularınızı en aza indirmeye yardımcı olacak küresel inançlar da geliştirin.
Örneğin, ben hayatımda terk edilme (yalnızlık) duygusundan kurtulmak için, benim asla terk edilemeyeceğim inancını benimsedim. Sevdiğim biri beni terk ederse peşlerinden giderim, dedim! (Daha başka güçlendirici inançlar arasında, "Bu da geçer, yahu," "Hayatımda tek mecburiyet sevgidir, öbür şeylerin hepsi, bulunması iyi olacak şeylerdir" "Ben adandıkça, her zaman bir yol bulunur" gibi sözler vardır.) Bu Güçlülük Duygularını her gün kullanın, Eylem Sinyallerinizi olumlu eyleme çevirmek için de altı adımı kullanın.
Unutmayın: İyi olsun, kötü olsun, hissettiğiniz her duygu, her şeye sizin ne anlam verdiğinize, sizin kendi yorumunuza bağlıdır. Kendinizi kötü hissetmeye başladığınız anda, "Bu da başka ne anlama gelebilir?" diye sorun. Duygularınızı kontrol altına almanın ilk adımı budur.
Bu bölümden öğreneceğinizi umduğum şey, tüm duygularınızın değerini bilmek, bunların size daha iyi bir hayat için yol gösterici olduğunu görüp heyecan duymak ve bu işin bir anda yapılabileceğini görmektir. Bundan böyle artık acılı duygulan düşmanınız saymaya gerek yoktur. Onların var oluş nedeni, size bir değişikliğin gerekli olduğunu göstermek içindir. Bu Eylem Sinyalleri'ni görebilme yeteneğiniz geliştikçe, onlarla daha küçükken başa çıkabilecek, kriz haline gelmelerini beklemeyeceksiniz. Örneğin bir olayı, can sıkmaya başladığında çözümleyecek, sizi öfkeden kudurtmasını beklemeyeceksiniz. Kilo sorununuzu da, ilk kiloyu aldığınızda çözeceksiniz. Otuz kilo almayı beklemeye gerek yoktur.
Bundan sonraki bir iki hafta boyunca, duygularınızdan bir şeyler öğrenme sürecinin tadını çıkarın. Bütün hepsini her istediğiniz an yaşayabilirsiniz. Korkmayın, binin bu atlı karıncaya! Tüm duyguların neşesini, ihtirasını ve sevincini yaşayın, kontrolün sizin elinizde olduğunu bilin! Bu hayat sizin hayatınız, bu duygular sizin duygularınız, bu kader sizin kaderiniz.
Benim bulguladığım bir şey daha vardır. Bazen insanlar bir şeyi nasıl yapacaklarını bildikleri halde, bu bilgilerini uygulamazlar. Kararlarımızın gücünü kullanmak, inançlarımızı değiştirmek, kaldıraç bulup paternlerimizi kesmek, daha iyi sorular sormak, kullandığımız kelimelere ve metaforlara duyarlılık kazanmak için bize bir sebep gerekmektedir. Sürekli motive durumda olabilmek için geliştirmemiz gereken şey de... | Offline
| |
20-04-2011, 11:11 PM
|
#135 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar HARİKULADE TUTKU
MÜTHİŞ BİR GELECEK YARATMAK
"Önce rüyayı görmeden hiçbir şey olmaz."
CARL SANDBURG
BİRAZ eğlenmeye hazır mısınız? Yeniden çocuk olup hayal gücünüzü özgür bırakmak istiyor musunuz? Hayatınızı şöyle avucunuzla yakalayıp sıkacak içindeki tüm gücü, ihtirası ve özsuyunu sıkmak, hepsinin sizin olduğunu görmek ister misiniz?
Şu ana kadar size bir hayli şey söyledim. Önceki bölümlerde anıtsal sayılabilecek kadar malzemeyi kapsadık. Ama bunlardan bazıları beyninizin bir köşesine gömülecek, uygun an gelinceye kadar orada depolanacak. Sizi yeni kararlar verebilecek noktaya getirinceye kadar birlikte çok uğraştık. O kararlar rüya görmekle geçen bir hayatla, yapmakla geçen bir hayat arasındaki farkı getirecek kararlar.
Pek çok insan, hayatta ne yapması gerektiğini bilir, ama onu hiç yapmaz. Nedeni, mecbur edici bir geleceğin sağlayabileceği dürtüye sahip olmayışlarıdır. Bu bölüm, kendinizi serbest bırakıp en üst düzeydeki rüyalara dalabileceğiniz, en aşırı olanakları bir beyin fırtınasıyla tarayabileceğiniz, bunu yaparken de büyük olasılıkla, sizi gerçekten bir üst düzeye itebilecek şeyi keşfedebileceğiniz bölüm olacaktır. Enerji ve hız yaratmanıza yardımcı olacaktır.
Eğer bu bölümü pasif olarak değil de, aktif olarak okursanız, egzersizleri yapıp eyleme geçerseniz, bundan sonraki sayfalar size geleceğinizle ilgili bir vizyon kazandıracak, en zor zamanlarda sizi mıknatıs gibi ileriye doğru çekecektir. Hayatınızda yeni ilhamlara ihtiyaç duydukça tekrar tekrar bu bölüme geri döneceğinizden eminim. Biraz eğlence ve gerçek ihtirasınızın tadına varma fırsatınız karşınızda!
Şu birkaç sayfada sizden isteyeceğim şey, hayal gücünüzün kilidini açmak, sağduyu denilen şeyi fırlatıp atmak, yeniden çocuk olmuşsunuz gibi davranmak her istediğine sahip olabilen gönlünden geçeni serbestçe söyleyebilen, söylediği anda o şeye de sahip olabilen bir çocuk.
Hani Binbir Gece Masalları diye bilinen o Arap masallarını bilir misiniz? İçlerinden hangisi benim en sevdiğim masaldı, tahmin edebilir misiniz? Tamam bildiniz, Alaaddin'in Lambası. Bence hepimiz şu ya da bu zamanda, keşke o sihirli lamba elimde olsa diye düşünmüşüzdür. Tek yapacağınız, lambayı ovalamak. Cin hemen karşınızda beliriyor, isteklerinizi yerine getiriyor. Şimdi ben size diyorum ki, sizin elinizdeki lamba, yalnızca üç dilekle sınırlı da değil!
Şimdi içinizdeki o harikulade gücü yakalama zamanınız. O devi uyandırmaya bir kere karar verdiğiniz anda, artık zihinsel, duygusal, fiziksel, finansal ve ruhsal bollukları yaratmanızın önüne hiç kimse geçemez. Rüyalarınız ister bir anda gerçekleşsin, ister oluşması için zaman gereksin, bilmeniz gerekir ki, hayatta sahip olabileceğiniz şeylerin sınırını ancak sizin hayal gücünüzle, bir de onu gerçekleştirme yolundaki adanmışlık düzeyiniz çizecektir. | Offline
| |
20-04-2011, 11:19 PM
|
#136 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
DEV AMAÇLAR, DEV MOTİVASYON ÜRETİR
İnsanların sık sık şöyle dediğini duyarım: "Antony, sen bu enerjiyi nereden buluyorsun? Bu kadar yoğunlukla, böyle başarılı olmana hiç şaşmaman gerekir. Sendeki dürtü bende yok. Herhalde motivasyonum eksik. Tembelim galiba." Benim genellikle verdiğim cevap, "Tembel değilsin! Yalnızca amaçların iktidarsız!" biçiminde olur.
Karşımdaki çoğu zaman yüzüme kafası karışmış gibi bakar. O zaman ben ona kendi heyecan düzeyimin ve enerjimin amaçlarımdan geldiğini anlatırım. Her sabah uyandığımda kendimi uyku yetmezliğinden bitkin bile hissetsem, ihtiyacım olan dürtüleri yine de bulurum, çünkü amaçların benim için son derece heyecan vericidir. Onlar beni erkenden uyandırır, gece geç saatlere kadar uyutmaz, kaynaklarımı harekete geçirip kullanabileceğim her şeyi kullanarak hepsinden sonuçlar elde etmemi sağlar. Artık aynı enerji ve amaç dürtüsü sizin de emrinizde, ama tabii öyle ufak tefek amaçlarla harekete geçmez. İlk adım, kendinize daha büyük, daha ilham verici, üstesinden gelmesi daha zor amaçlar edinmektir.
İnsanlar bana çoğunlukla, "Benim sorunum, hiç amacım olmaması" derler. İşte bu inanç, amaçların nasıl işlev yaptığını anlayamadıklarını gösterir. İnsan zihni her zaman bir şeyin peşindedir. Hiç bir şey yoksa, o zaman da acıyı azaltmanın ya da yok etmenin, acıya yol açabilecek herhangi bir şeyden kaçınmanın peşindedir. Beynimiz aynı zamanda, zevk yaratabilecek şeylere doğru bizi gütmeyi de çok sevmektedir. Hepimizin amaçları vardır. Esas sorun şimdiye kadar her bölümde de vurguladığım gibi, bu kaynaklan kullanırken bilinçli hareket etmeyişimizdir.
Çoğu insanların amacı, faturalarla ihbarnameleri ödeyebilmek, idare edebilmek, sağ kalabilmek, her günü akşamına getirebilmektir. Sözün kısası, bu insanlar bir tuzağa kısılmıştır, bir hayat tasarımlamak yerine, ancak hayatlarını kazanabilmektedirler. Sizce bu tür amaçlar, içinizdeki o koskoca güç rezervinin musluğunu açabilir mi? Olamaz tabii! Sizin de, benim de hatırlamamız gereken şey, amaçlarımız ne olursa olsun, bu amaçların bizi etkileyeceğidir. Eğer zihnimizin bahçesine kendi istediğimiz tohumları bilinçli olarak ekmezsek, ortaya ancak yabanî otlar çıkar! Yabanî otlar otomatiktir. Onlara bakım ve özen gerekmez. Biz içimizdeki sınırsız olanakları keşfetmek istiyorsak bize meydan okuyacak kadar büyük ve yüce bir amaç seçip, potansiyelimizi öyle keşfetmek zorundayız. Unutmayın ki şu andaki durumunuz, sizin nihaî potansiyelinizi temsil etmez. Yalnızca şimdilik üzerine odaklandığınız amaçların boyunu ve kalitesini temsil edebilir. Hepimiz Harikulade Tutkuyu keşfetmeli ya da yaratmalıyız. | Offline
| |
21-04-2011, 01:42 PM
|
#137 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar AMAÇLAR SİZİ SINIRLARINIZIN ÖTESİNE, SINIRSIZ GÜÇ DÜNYASINA GÖTÜRÜR
Kendimize büyük amaçları ilk seçtiğimizde, bunlara ulaşmak imkânsız gibi görünür. Ama amaç seçmenin en önemli anahtarı, size ilham verecek kadar büyük bir amaç bulmaktır. İçinizdeki gücü ancak o zaman serbest bırakabilirsiniz. Ben doğru amacı seçtiğimi nasıl anlarım, biliyor musunuz?
Hem gözüme imkânsız görünür, hem de ona ulaşabilmeyi düşününce içime çılgın bir heyecan dolarsa, doğru amacı seçmişimdir. GÜÇSÜZLEŞTİRİCİ İNANÇLAR
Her iki listeyi yazabilecek kadimizi rafa kaldırmak zorundayız. San Francisco'nun yıkık dökük bir mahallesinde, yoksul koşullar içinde doğan bir gencin gerçek hikâyesini ve seçtiği amaçların kendisi dışında herkese nasıl imkânsız göründüğünü hiç unutamam. Bu delikanlı, futbol yıldızı Jim Brown'un hayranlarındandı. Brown o sıra, Cleveland Browns takımında bek oynuyordu. Sözünü ettiğim delikanlı, yetersiz beslenme nedeniyle geçirdiği hastalıklardan sakat kalmış, altı yaşındayken bacakları eğrilmiş, baldırları atrofi olup ona "Kalem Bacak" adını kazandırmış olmakla birlikte, günün birinde kafasındaki kahraman gibi bek oyuncusu olmayı kendine amaç edinmişti. Cebinde futbol maçlarına gidecek kadar parası yoktu. Bu yüzden, ne zaman Brown'ların maçı olsa gidip stadın kapısına dikilir, bakım ve temizlik ekibi dördüncü setin ortalarına doğru kapıları açıncaya kadar beklerdi. İçeriye ancak o zaman girer oyunun ancak ondan sonrasını seyrederdi.
Sonunda on üç yaşındayken, ömrünce hayalini kurduğu fırsat karşısına çıktı. 49'larm Brown'lara karşı oynadığı bir maç sonrasında dondurmacı dükkânına girdiğinde, karşısında çocukluğundan beri hayran olduğu kahramanını gördü! Futbol yıldızına yaklaşıp, "Bay Brown, ben sizin en büyük hayranınızım" dedi. Brown ona zerafetle teşekkür etti. Çocuk direndi. "Bay Brown, biliyor musunuz?" Brown tekrar ona dönüp, "Ne var, oğlum?" diye sorunca bu sefer çocuk, "Ben sizin her kırdığınız rekoru, her kaydettiğiniz sayıyı bilirim" dedi. Jim Brown gülümsedi, "Bu harika bir şey," diye karşılık verdi, sonra yarım bıraktığı sohbetine geri döndü. "Bay Brown! Bay Brown!" Jim Brown tekrar ona döndü. Çocuk bir sefer onun gözlerinin içine öyle yoğun bir ihtirasla baktı ki, Brown o gücü kendi benliğinde hissetti. "Bay Brovvn, ben günün birinde sizin her rekorunuzu kıracağım!"
Futbol efsanesi gülümsedi, "Harika, evlâdım" dedi. "Adın ne senin?" Çocuk bir kulaktan bir kulağa sırıtarak, "Orenthal, efendim" diye karşılık verdi. "Orenthal James Simpson... Arkadaşlarım beni O.J. diye çağırırlar." | Offline
| |
22-04-2011, 11:51 PM
|
#138 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar
"Neysek ve neredeysek oyuzdur, çünkü ilk önce onu hayal etmişizdir."
DONALD CURTIS
O.J. Simpson gerçekten de Jim Brovvn'un bütün rekorlarını kırdı, yerine kendi rekorlar anıtını dikti! Amaçlar nasıl oluyor da kaderi biçimlendirebilecek böyle inanılmaz bir güç yaratabiliyor? Sakat bir genci alıp nasıl bir efsane haline getirebiliyor? Amaç seçmek, görünmezi görünür kılmanın ilk adımıdır ve hayattaki tüm başarıların temelidir. Sanki sonsuz bir zekâ, sizin çok yoğun düşüncelerinizle hazırladığınız bir kalıbı dolduruyormuş gibi olur. Bir başka deyişle, kendi varlığınızı hayatınızın her anında oluşturduğunuz düşüncelerle yontup biçimlendirebilirsiniz. Amaçlarınızın kavramları, tüm düşünceleri yönlendiren bir master-plan gibidir.
Siz de bir şaheser mi yaratacaksınız, yoksa hayatı başkalarının boyadığı tabloya göre mi yorumlayacaksınız? Kendi hayatınızın tecrübelerini mi toplayacaksınız, yoksa yağmur sularını toplayan bir fıçıyla mı yetineceksiniz? Bu soruların cevabı zaten sürekli peşinde koştuğunuz amaçlar tarafından verilmiştir. | Offline
| |
22-04-2011, 11:58 PM
|
#139 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar GÖRÜNMEZİ GÖRÜNÜR KILMAK
Şimdi, şu anda, çevrenize bir bakın. Ne görüyorsunuz? Kanepede mi oturmuşsunuz? Çevrenizde güzel sanatlardan sayılabilecek eserler mi var? En son teknolojinin eseri lazer diskli dev bir ekranı mı seyrediyorsunuz? Yoksa üzerinde telefon, bilgisayar ve faks makinesi bulunan bir masanın başında mı oturuyorsunuz? Bu eşyaların her biri, bir zamanlar birinin kafasındaki bir düşünceydi yalnızca. Size 100 yıl önce gelip de, dünyanın çevresindeki gözle görülmez dalgaları toplamanın, bir kutuya getirmenin, oradan ses ve resim halinde seyretmenin mümkün olacağını söylesem, bana deli demez miydiniz? Oysa bugün ülkenizin hemen hemen her evinde en az bir televizyon alıcısı var. Onu birilerinin yaratmış olması şart! Onun olabilmesi için de, birilerinin onu açık seçik zihninde canlandırmış olması şart.
Bu, yalnız maddesel nesneler için mi geçerli? Hayır, her türlü faaliyete ve sürece de uygulanabilir. Bir arabanın çalışabilmesi, girişimci birilerinin içten yanmalı motoru nasıl kullanabileceklerini düşünmüş olmaları sayesindedir. Şu andaki enerji krizimizin çözümü de, bugünkü fizikçilerin ve mühendislerin hayal gücü ve kaynakları içinde yatmaktadır.
Sosyal krizlerimizin çözümüne gelince örneğin ırksal nefretin yayılması, evsiz barksızların çoğalması, açlığın artması gibi sorunları ele aldığımızda, bunların da üstüne gidebilmek için sizin ve benim gibi adanmış bireylerin yaratıcılığına ve merhamet duygularına ihtiyaç vardır. | Offline
| |
23-04-2011, 12:02 AM
|
#140 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar NEDEN HERKES AMAÇ SEÇMİYOR?
Şu anda içinizden, "Eh, bunların hepsi pek ilham verici şeyler ama, herhalde sırf amaç seçmek, o amacın yerine gelmesine yetmez" diye düşünüyor olmalısınız. Size hak vermek zorundayım. Amaçları seçtikten sonra, hemen arkasından bir plan geliştirmek, o planı yerine getirmek için büyük çapta ve sürekli biçimde eyleme geçmek gerekir. Bu eyleme geçme gücüne zaten sahipsiniz. Eğer o gücü toplayamamışsanız, herhalde kendinize ilham verici amaçlar seçmemiş olduğunuz içindir.
Nedir sizi geri tutan? Herhalde amaç seçmenin getirdiği güce, bu kitabı okumadan önce de tanık olmuşsunuzdur. Ama hayatınızda zihinsel, duygusal, fiziksel, ruhsal ve finansal olarak üreteceğiniz sonuçların açık seçik tanımlanmış bir listesi var mı? Sizi durduran ne oldu? Pek çok kimseler için, durdurucu etken, hayal kırıklığına uğrama konusundaki bilinç dışı korku olmuştur. Bazıları geçmişte kendilerine amaçlar seçmişler, onlara ulaşamamışlar, uğradıkları hayal kırıklığından ötürü ve gelecekte acıdan kaçmak için, artık amaç seçmeyi kesmişlerdir.
Artık mahvolacak beklentilere yer vermemektedirler. Diğer bazıları da, amaç seçerken kendi kontrolleri dışında bir şey seçmiş, ona ulaşabilme çabası içinde tüm kişisel mutluluklarım ayaklar altına alarak kendilerini sömürmüşlerdir. Ya da belki esneklikleri yetmemiş, amaçlarına doğru giderken karşılarına aşılmaz engeller çıktığında çevreden dolaşmayı bilememişlerdir.
Amaç koyma süreci tıpkı görme yeteneğinize benzer. Hedefinize ne kadar yaklaşırsanız, görüş netliğiniz o kadar artar. Hem yalnız hedefi değil, çevresindeki ayrıntıları da daha net görürsünüz. Kimbilir? Belki de oralarda gördüğünüz olanaklardan birini daha çok beğenirsiniz, o size daha büyük bir ilham verir, amacı değiştirip ona yönelirsiniz! Aslında bazen, daha sonra da enine boyuna tartışacağımız gibi, amacınıza ulaşamamak sizi hayatınızın gerçek hedefine daha da çok yaklaştırabilir.
Başarma ve katkıda bulunma dürtüsü pek çok biçimlerde gelebilir. Bazıları için, her yanı hayal kırıklıklarıyla, hattâ trajedilerle dolu bir şeydir. Diğer bazılarına göre, günün birinde hayatın yanı başlarından geçip gitmekte olduğunu hissetmekle başlar. Bazısı için motivasyonun kaynağı ilhamdır. Nelerin mümkün olduğunu görmek, mümkün olan en iyi senaryoyu kurmak, ya da zaten kaydetmekte oldukları müthiş ilerlemelere bakarak, daha çok hız toparlayıp daha da fazlasını başarabilmenin de mümkün olduğunu anlamaktan gelir.
Genellikle biz nerelere kadar gelmiş olduğumuzu fark etmeyiz, çünkü kendimizi başarmanın sürecine çok fazla kaptırmışızdır. Buna çok iyi uyan bir metafor, bir dostunuzun size, kızınızın ya da oğlunuzun ne kadar büyüdüğünü söylemesi, sizin de şaşırarak, "Sahi mi?" demenizdir. Olay burnunuzun dibinde olmaktadır, o yüzden de siz farkına varamamışsınızdır.
Hele kendi büyümenizi görmek daha da zordur, o yüzden çok basit bir süreci sizinle paylaşmak istiyorum. Lütfen zaman ayırıp onu hemen şimdi uygulayın. Size yukardaki motivasyon güçlerinden birini ya da ikisini birden sağlayabilir. | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | İçindeki Devi Uyandır Kitabından AlıntılarHedef Ön Hazırlık ve Hedefler Makaleler İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız 6. HAYAL KIRIKLIĞI: Hayal kırıklığı, çabucak yenmezseniz, çok yıkıcı bir duygu olabilir. Bir "başaramama" duygusu verir, bir şeyi ebediyen elden kaçırdığınızı hissedersiniz. Daha çok şey bekleyip daha az şey elde ettiğinizde bir üzüntü ve yenilgi duygusu hissediyorsanız, o hayal kırıklığıdır.
... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hedefler Makaleler telkin cd indir izle İstanbul Hedefler Makaleler nerededir kimdir Hedefler Makaleler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hedefler Makaleler hipnoz Hedefler Makaleler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hedefler Makaleler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hedefler Makaleler kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:35 AM.
|